Bildiklerinizi sizlere anlatmak çok manidar olurdu sanırım. Bir de ben nerden bilebilirim ki… Zaten her bir bireyin hayatı bir zaman sonra roman olacak duruma gelmiyor mu?
Duygu…
Mantık…
Ve bilinmezlik yaratan alınmış kararlar…
Varlığımız can mı yakıyor yoksa bizim mi canımızı yakıyorlar. Yarın için vermeyi planladığın kararları değerlendirmek için hiçbir zaman geç değildir… Her gün yeniden varoluşun gibi…
Her şeyin başı sevgi değil mi? Hiç kimse yönetilmek istemez eğer sorumluluktan kaçmıyorsa, her zaman en ön sırada lider olma ihtiyacı duyuyor insan denen beşeri varlık… Biz olmak yaşanmışlıklardan geçerken, sevgisiz yetiştirilmiş çocuklarımız yarın için bizleri yönetecek kararlar alacak bireyler olacak biliyoruz değil mi?
Canı yanan bir biri o acının tarifini yapamaz ama karşısındakini anlamak adına yaşamayana göre daha insancıldır. Ve biliyoruz ki bize ait olmayanı her ne olursa olsun alamayız… Buna ne duygular ne de mantığımız bir tarif ve bir neden gösterebilir…
Peki…
Sevgi can yakar mı?
Her bir yaşanmışlığın içinde yok denilecek hatta bazen varlığında bile çok ama çok sevindiğimiz sevginin de fazlası bazen bizim canımızı yakabilecek duruma geliyor…
Ne ektik… Ne biçeceğiz…
Beni bir tek sen anlarsın diyebileceğiniz canı yanmış birini bulana kadar sizi kimse anlıyor olamayacak…
Ama lütfen anlaşılır olabilmek adına lütfen sizde yeni canlar yakmayın… Bu durum sizi tamamen toplumun anlaşılamayacak bir bireyi yapacak ve siz eskisinden de uzaklarda ve acınız ile baş başa kalmış olarak hayatınıza sevginin bile bazen acıtan o yorucu zamanlarını içten içten hafifleteceksiniz…
Mantıksal kararlılığınız duygusal yanınızı asla köreltmesin. Yarının bireyleri biz biz yapan değerleri içlerinde barındırmadıkça BİZ olmamız mümkün değildir…
Çok değerli bir anne bir gün bana şöyle demişti. “ Çocuğum olduğunda anladım ki, annem beni hiç sevmemiş…”
Siz insanları toplumu sevenlerden olun, gelecek için sevgi ekin mutlaka bir duygusallık içinde mantıksal açıdan doğru kararlar alacaktır.