Güzel bir cumartesi sabahıydı. Zihni, eşi tarafından özel seçilmiş cümle ve tonlarla uyandırıldı. Kahvaltısı hazırlanmış, çayı demlenmiş, gazeteleri hazırlanmıştı. Keyfini hiç bir şey kaçıramayacaktı. Ta ki biricik oğullarına kız istemeye gidene kadar. Masaya oturdu. Yiyip içmeye başladı. Eşine teşekkürler ediyor, emekliliğin ve mutluluğun tadını çıkarıyordu. Kahvaltı sonrası Pendik sahilinde yürüyüş yapacak eski arkadaşlarıyla buluşacaktı. Hazırlandı ve gitti. Sporunu yaptı, uğraması gereken yerlere uğradı. Harika bir gün geçirdi. Akşama doğru evine döndü. Oğlu henüz gelmemişti. Cep telefonu alım satım ve tamir işleriyle uğraşıyordu. Kendine ait bir dükkânı vardı. Zihni eşinden yemek istedi. Mutfağa geçti. Sohbete başladılar. Eşi konuyu açtı, bir kız isteme meselesi vardı. Evlatlarının evlenme vakti gelmişti. Baba ilk defa duyacaktı bu mevzuyu. Biraz heyecanlandı, biraz da gerildi. Çünkü Zihni FALAKA yıllarca asayiş ekipler amirliği yaptı. Bin bir çeşit insan görmüş, adeta bir sarraf olmuştu. Acaba bu kız ve ailesi nasıl biriydi? Aklına takıldı, ama eşine “Tamam, gidip isteriz.” dedi. Eşi müjdeyi hemen oğluna yetiştirdi. Kahveyi, çok sevdiği pantolonuna dökmesi onu ruhen çökertmişti. Dans parçası başladı, anons yapıldı, gelin damat alkışlarla içeri girdi. Diğer çiftler de onlarla dans etmeye başladı. Zihni Falaka pantolonu çıkarmış, kısa paçalı kahverengi don ve ceketle karısına doğru ilerleyerek onu dansa kaldırmıştı. Herkes şok içindeydi. Onu o halde gören çocuklar ve gençler kahkalara boğuluyordu. Yetişkinler ise normal bir şeymiş gibi durumu idare ediyordu. Garip halini görmemezlikten geliyorlardı. Salon kahkahaya boğuldu. Zihni doya doya hırs çıkarıyordu. Gelin ve damat utanmış ama belli etmiyorlardı. Karısı da onun deliliklerini bildiği için dans etmeye devam ediyor, etrafa mutluluk ifadesi icra eden tebessümlerini gösteriyordu. Dans bitti, sıra takı merasimine geldi. Zihni orkestradan bir mikrofon istedi. Bir konuşma yaparak takı törenini başlatacaktı. Pistin ortasında kabilesini kaybetmiş yamyam gibi dolanıyordu. Mikrofon geldi. Zihni neden böyle giyindiğini anlattı. Çok sevdiği pantolonu en mutlu gününde kullanılamaz haldeydi. Bunu ifade ederek kendini akladı. Ama gelin utancından perişan olmuştu. Koca bir adam, yaşını başını almış, kelli bıyıklı… Nasıl olurda o halde salonun ortasına çıkardı? Bu komik olayı duyan gazeteciler oraya geldi. Zihni Falaka’dan izin alarak onu fotoğrafladılar. Seve seve pozlar verdi, röportaj yaptı. Ertesi gün onu tv ve gazeteye haber yaptılar. Bu komik olaydan bir ay sonra Zihni bir kuaförde sakal traşı olurken sıra bekleyen müşteriler onun bu ilginç intikamından bahsediyorlardı. Ama onun o esnada orada olduklarından haberleri yoktu. Zihni, aldığı intikamı konuşulunca gururlandı. Onlara bir şey belli etmedi. İntikamını almış, herkese duyurmuştu. Keyfinden geçilmiyordu. Traş bitince oradan ayrılarak eve doğru ilerledi. (alıntı)