Değerli okurlarım, bildiğiniz gibi ülkemizin kara elması olarak taş kömürü enerji kaynakları bakımından oldukça avantajlı bir konumda, Bende bu önemli kaynağın “Uzun Mehmet” tarafından keşfedilme serüvenini anlatacağım.

Türkiye’de kömürün tarihi 1829 yılına kadar uzanır. Zamanın yenilik sevdalısı, reformcu Osmanlı Padişahı olan II. Mahmud döneminde ilk defa kömür işletmeciliğine el atılmıştır. Bu tarihe kadar taş kömürü İngiltere’den ithal ediliyordu, ancak iki ülke arasındaki savaş durumu, ithali de durdurmuştu. Bunun üzerine II. Mahmud Han bir ferman çıkartarak tüm ülkede kömür aranması için çalışmalara başlanmasını emretti. Sanayi devriminden sonra önem kazanan kömür Osmanlı padişahı II.Mahmut’un “Memalik-i Şahane dahilinde siyah taşın taharrisi” adlı fermanıyla tüm ülkenin gündemine girmiştir. Ayrıca kömür bulup getirenlere mükafat verileceği de duyurulmuştu. Terhis olan Bahriyeli askerlere kömür numuneleri verildi ve köylerine gittiklerinde aramaları söylendi. Bunlardan birisi de Karadeniz Ereğli Kestaneci Köyü’nden Uzun Mehmet’ti. Mehmet, terhis olduktan sonra diğer arkadaşları gibi köy ve etrafında elindeki numuneye göre kömür aramaya başlar. Yine bir gün değirmene buğday götürür, bakar sıra uzun, aklından bir türlü çıkmayan kömür aklına gelir ve zamanı değerlendirmeye karar verir, değirmenin bulunduğu Kösedağ’ı mevkiindeki Neyren deresi dolaylarında aramaya başlar siyah bir şeyler görür ama, elinde kazma kürek gibi aletler olmadığından geri döner. Ertesi günü aynı yere giderek kazmaya başlar çıkardığı siyah taş benzeri madeni çuvala doldurur eve getirir ve sobaya atar, yandığını görünce kömür olduğuna karar vererek tekrar kömür yerine gider, topladığı numuneleri alır ve döner. Kimseye haber vermeden bulduğu parçaları alıp İstanbul’a giderek ilgili mercilere teslim eder. Kendisine 50 kese altın verilir ve ömür boyu 600 kuruş aylık maaş bağlanır.

MUTSUZ SON

Ancak ne var ki  Uzun Mehmet’e ne maaşı ne de aldığı 50 kese altını kullanmak nasip olmaz. Kimi rivayetlere göre Uzun Mehmet İstanbul’dan kömür yerini göstermek için bir heyetle buluşunca, bunu hazmedemeyen, kömür aramak için ferman alanlardan Ereğli Mütesellimi (Vergi Memuru) iki kişiyi buluştukları yere göndermiş ve Leblebici Han’da kahvesine zehir koydurarak öldürtmüştür. Diğer bir rivayete göre ise Bu sıralarda, Ereğli’de padişah namına hüküm süren Hacı İsmail Ağa isminde bir derebeyi vardı. Bu derebeyi Uzun Mehmet’in ilk maden damarını buluşunu büyük bir öfke ile karşılamıştır. Çünkü padişahın iradesi üzerine o da birçok araştırıcı takımıyla her tarafta kömür arıyordu. Ereğli’nin derebeyi, Uzun Mehmet gibi memleketine hizmet aşkıyla bu işe sarılmamıştı. O, maden kömürünü bulduktan sonra bu buluşunu padişaha birçok yeni ve zengin imtiyazlar karşılığında haber vermeyi tasarlıyordu. Onun için Uzun Mehmet’in kömürü kimseye haber vermeden İstanbul’a götürüşü, derebeyinin büyük menfaatlerini baltalamıştı. Ereğli derebeyi, Uzun Mehmet’e beslediği gayzı zavallı kömür kaşifini öldürmekle aldı ve sarayının iki cellatını İstanbul’a göndererek, Uzun Mehmet’i İstanbul hanlarının birinde boğazlattı. Bugün sanayinin ekmeği demek olan maden kömürünü bizde ilk bulan milli kahraman bu suretle maalesef hayatını kaybetti. Milli servetimizin başlıca kaynaklarından biri kömür hazinelerimizin kaşifi Uzun Mehmet adlı Türk çocuğu milyarlar değerindeki buluşunu hayatıyla ödemiş oldu. 1932 senesinde Zonguldak’ta Uzun Mehmet anısına bir park yaptırılarak, bu parkın içinde de bir anıt dikilerek ve de bir caddeye de onun ismini vererek anılmaktadır. Karadeniz Ereğli’de Kestaneci Mahallesi’nde de Uzun Mehmet adına yaptırılan anıt önünde her yıl 8 Kasım günlerinde resmi anma törenleri düzenlenmektedir.