Sevgili okurlarım bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından halkın ve memurun kılık ve kıyafetinin düzenlemek ve çağdaş giyime uygun bir hale getirilmek için 1934 yılında çıkarılan bir kanunla yapılan düzenlemeden bahsetmek istiyorum. Kıyafet İnkılabı, Atatürk Devrimleri’nin bir parçasıdır. Bu kanunla belirli tipte bazı kıyafetlerin giyilmesi de yasaklanmıştır. Bu dönemde kadınlar ise, “çağdaş kıyafet” giymeye teşvik edildiler. Ancak kadın giyimine dair herhangi bir yasal düzenleme yapılmadı. Kılık kıyafet kanunu, 11 Ekim 1926 yılında kabul edildi. Kılık kıyafetin düzenlenmesi konusu, Ağustos 1919 yılında Mustafa Kemal’in zihninde daha çok belirginleşmişti. Erzurum Kongresi’nin kapandığı akşam, Mustafa Kemal Paşa’nın Mazhar Müfit Kansu’ya not ettirdiği maddeler arasında 4. sırada “Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecektir” ibaresi yer aldı.

NEDEN BU KARAR ALINDI?

Osmanlı İmparatorluğu da egemenliğin bir hanedana ait olduğu tüm diğer feodal devletler gibi sınıflı bir toplum yapısına sahipti ve Osmanlı egemenliğinde yaşayan insanlar mensup oldukları dini, etnik ya da ekonomik kökenli sınıflara göre farklı imtiyaz, hak ya da sorumluluklara sahiplerdi. Benzer toplumlarda olduğu gibi her sınıfa mensup olan kişi, mensup olduğu sınıfı simgeleyen bir kılık, kıyafet ve başlık giyerdi. Kılık kıyafetin simgesel özelliği o kadar yüksekti kişinin iktidardan aldığı pay dahi kılık kıyafet ile topluma ilan edilirdi. Bu sistemde hükümdarın ya da hükümdar ailesinin giyim kuşamı, başlık ya da aksesuarları asla imparatorlukta yaşayan diğer insanlar tarafından kullanılamazdı. Osmanlı İmparatorluğunda her kesimin değişik şekillerde belirlenmiş kıyafetleri vardı. Herkesin hangi sınıfa ait olduğu, memur ya da asker olup olmadığı başındaki kavuğundan, sırtındaki kürk ve cübbesinden anlaşılırdı. Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise herkesin siyasi, ekonomik ve hukuki açıdan kanunlar önünde eşit olduğu sınıfsız bir toplum yaratmaktı. Böylece Osmanlı düzenindeki sınıfsal imtiyazlara dayalı sistemin yıkmıştır.

EN ÖNEMLİ GÖSTERGEDİR

 Kılık kıyafet bir toplumun karakteristik özelliklerini ve kültürünü ortaya çıkaran en önemli göstergeler arasında yer alır. Osmanlı Devleti zamanında çok uluslu ve çok kültürlü bir yapı bulunuyordu. Her millet kendi kıyafetlerini giydiği için de giyimde konusunda bir birlik bulunmuyordu. Buna karşılık Avrupa’da modernleşmenin yaşanması ile birlikte her ülkenin kendi yerel kıyafetlerini giymesi yerine çağdaş ve ortak kıyafetler giymeye başladı.  Atatürk, Türk toplumunu tamamen çağdaş, tam anlamı ile ve dış görünüşüyle de modern bir toplum haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu nedenle de ilk adım olarak şapka kanunu çıktı. Çünkü o zamanlar kullanılan fes geri kalmışlığın bir sembolü haline gelmişti. Bunun sonucunda da Doğu ile Batı’yı birbirinden ayıran bir parça halini almıştı. Aynı zamanda Mustafa Kemal kıyafet değişimi ile birlikte Türk milletinin zihniyet açısından da çağdaş toplumlardan bir farkı bulunmadığını göstermeyi hedefledi.

YASADA KADINLARDAN BAHSEDİLMEDİ

 Erkeklerin giyeceklerini düzenleyen Şapka Kanunu’nun çıkmasının ardından toplumun bir kesiminde kadın kıyafeti konusunda da bir yasa çıkması için beklentisi içine girildi. Bazı basın organları bu konuda hükümeti teşvik edecek yayınlar da düzenledi. Ama hükümet bu yönde herhangi bir karar almadı.

SARIK VE CÜBBE YASAK

 2 Eylül 1925 günü çıkarılan Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren bakanlar kurulu kararnamesinin çıkarıldığı din adamı dışında kalan kişilerin sarık ve cübbe giymeleri yasaklandı. Buna aykırı davranışlar sergileyenler ise, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. 1934 yılında ise, din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymeleri ile ilgili bir yasa çıkarıldı. Hükümetin meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi ise devlet adamlarının dini görevlerini yerine getirirken giydikleri dini kıyafetlerin, din ve devlet işlerinin dışında tutulmasının sağlanması, Cumhuriyetin temel esaslarına, reformlara ve laiklik esasına bağlı kalınmasını sağlamaktır. Tüm bu kıyafet reformları ile hem çağdaş ve modern bir giyim tarzı benimsetilmek istendi hem de çağdaş bir düşüncenin zihinlere yerleştirilmesi amaçlandı.