2018 yılını geride bırakarak 2019 yılına ilk adımı attık. Vatana Millete hayırlı uğurlu olmasını dilerim diyeceğim ama hayırlı kelimesini çıkarırsak sanırım konuyu daha iyi anlarız. Uğurlu kelimesini umarım kısa zamanda uğurlarız, göndeririz, atlatırız anlamında kullanıyorum.

2018 yılının son günleri ülkenin tüm zincir marketleri oldukça hareketliydi. Dekorlar değişiyor ve yılbaşı ürünleri ön plana çıkarılmaya çalışılıyordu. Aslında en önemli işleri etiketleri yenilemekti. Beni ilgilendiren bu çalışmaydı.

Günün erken saatinde ülkenin en büyük marketler zincirine gittim. Başlarında müdür, her bölümde bölüm sorumluları arı gibi çalışarak etiketleri yeniliyorlardı. Tanıdığım bir çalışanı kenara çekerek, ne yapıyorlar böyle harıl harıl diye sorduğumda, “Abi gece hazırlanan yeni fiyatlar yerlerine yerleştiriliyor. Yeni fiyatlar ürününe göre yüzde 20 ile 35 arası artışlar kaydedildi. Yani sizin dilinizle yeni yılda, yeni kazıklar geliyor abi…” diye hınzırca bir gülümseme ile sözünü bitirdi. Aynı uygulama bütün marketler zincirinde aynı…

Öyle ya ülkede serbest ekonomi politikası var…

Hani bir bakan vardı ya, bazı ürünlerde indirim olacak diye yoğun zamlar sonrası televizyonda hınzır gülüşleriyle milletle alay eden, hani soğan depolarını stok yapıyorlar suçlamasıyla nutuk çekmişti. işte bu zati muhteremler, bu marketlere nedense sadece seyirci kalıyor.

Neden mi?

Biraz beyni çalışan, zekâsının yüzde 5’ini çalıştırabilen her vatandaş bu büyük market şirketlerinin tamamının yeşil sermayenin elinde olduğunu bilir. Sadece Sabancıların marketler zincirinin tamamı ellerinde değil ve onlarda düzene uymamaları taktirde bitirilirler…

Nerden mi biliyorum, bu şirkette uzun süredir görev yapan üst düzey bir yetkili…

Bilgiler ondan…

Hani zamlar sonrası Bakanın talimatıyla indirim olmuştu ya, bazı ürünlerde…

Bu ürünler ya tarihi geçmiş yeniden ambalajlanmış ürünler, ya da stoklarda depolarda dolmuş ve satamadıkları ürünleri yeni zam koymadan eski fiyatına üstelik hiç indirimsiz satışa çıktı.

O da bitti…

Havuz medyasında bir TV pazarda halka fiyatları soruyor, türbanlı bir kadın mikrofona ‘’Pazarda her şey var, her şeyi bulabiliyor ve alabiliyoruz. Allaha şükür’’ diye konuşuyor. Muhabir soruyor fiyatları nasıl buluyorsun deyince kadın, “Çok iyi, fena değil, idare eder’’ ardından da “Alıyorum alıyorum” dediğinde Ispanak 7 lira, pırasa 6 lira, havuç 8 lira, bir tutam maydanoz 3 lira.

Bunlarda değil kalemini vicdanını, halkının umudunu satmış kalemlerin gösterdiği görüntüler…

Bir arkadaşımla sohbet ederken tanıdığı bir müteahhit yanımıza oturuyor. Havadan sudan konuşmadan sonra söz dönüp dolaşıp inşaat işlerine geliyor. Bu müteahhit, Sinkaflı ve galvanizli küfürler savurarak, “Bir de işsizlik var diyorlar.  Diyenin …… 170 liraya amele arıyorum hani nerede bu işsizler. Her ailede birden fazla araba var. Lüks restoranlar dolup taşıyor. Hani para yok, işsizlik vardı. Dolar arttı diyorlar. Bana ne Amerika’nın parasına 100 lira olsun. Bizim para yerin dibine mi girdi? Milli olacağız milli. Bizim para dünyanın en kıymetli parasıdır’’ diye konuşuyor konuşuyor. İçimden adama bir kafa atmak geliyor ama…

O sırtını hükümete dayamış, yeşil sermayenin zenginleri olduğunu bir türlü söyleyemiyor.

Ülkede 2 sınıf ayakta kaldığını, biri zenginler ve yoksullar sınıfı olduğunu anlamak, anlatmak istemiyor.

O yanımızdan ayrılırken, aynı masada bulunan emlakçı arkadaş başlıyor söylenmeye…

‘’Bu herifin işini ben yapıyorum. Yaptığı daireleri ben satıyorum. Ondan çok alacağım var. Her defasında öderim diyor, ama ödediği alacağımın 10’da biri bile değil. Abi iş yok, emlak satışı yok. Faizler çok yüksek. Bu nedenle bunun kahrını çekiyorum. Yanında çalışan işçilerin ve mal aldığı adamların parasının üstüne yatan onu tanıyıp ta yanında bu yüzden kimse durmuyor. Çalışan yok bu adamın” diyor.

Ekonomist ve aynı zamanda iş veren arkadaşım, ‘’Birader asıl zamlar Nisan yağmurunda..

Nisan’da bu halk zam yağmuru ile ıslanacak, yani seçim sonrası. Dolar en iyimser tabloyla 7 lira…

2019’da beklenen en iyimser tablomuz bu. Hepimize uğurlu olsun diyebilelim. Yeni bir dahaki yıla ve umutla..

Nerede kalmıştık….