Hindistan ve Birmanya’daki (bugün Myanmar) İngiliz askerlerini anlatan hikayeleri ve şiirleri, İngiliz sömürgeciliğinden yana tutumu ve çocuklar için yazdığı öyküleriyle tanınır. 1907 Nobel Edebiyat Ödülü‘nü kazanmıştır. Çocukluğunun büyük bir bölümü mutsuz geçti. Ailesi tarafından altı yaşındayken İngiltere’ye götürüldü ve beş yıl süreyle Southsea de bir ailenin yanına verildi. Kipling orada yaşadığı korkuları sonradan “Baa Baa, Black Sheep” (1888 Mee Mee, Kara Koyun) adlı öyküsünde dile getirdi. Kuzey Devon’daki Westward Ho’da bulunan United Services College’da yatılı öğrenci olarak okuduğu yıllar da Kipling üzerinde derin bir etki bıraktı. Yapıtlarında, özellikle de zengin bir düş gücünün ürünü olan Stalky & Co (1899) adlı öyküsünde bu okulu baskı, dayak ve insanların sürekli rahatsız edilmesi gibi olumsuz özelliklerine karşın İngiliz eğitiminin yüce amaçlarını gerçekleştiren bir kurum olarak anlattı. Kipling, 1882’de Hindistan’a döndü ve orada yedi yıl gazetecilik yaptı. Babasının önemli bir resmi görevi olmasa da, ailesi Hindistan’daki İngilizler arasında önemli bir yer edinmişti. Bu sayede Kipling, Hindistan’daki yüksek sınıftan İngilizlerin yaşamını her yönüyle inceleme olanağını buldu. Bir yandan da, çocukluğundan itibaren ilgi duyduğu Hintlilerin yaşamını derinlemesine gözledi. Hafif şiir türündeki yapıtlarını ve kısa anlatılarını, çalıştığı gazetelerde yayımlamaya başladı. Departmental Ditties (Bölgesel Şarkılar) adlı şiir kitabı 1886’da, Plain Tales from the Nills (Dağların Basit Öyküleri) adlı öykü kitabı ise 1888’de yayımlandı. 1887-1889 arasında da altı yeni öykü kitabı basıldı. 1889’da İngiltere’ye döndüğünde, ünü çoktan oraya ulaşmıştı ve bir yıl içinde dönemin en parlak düzyazı ustalarından biri kabul edildi. 1892’de Barrack-Room Ballads (Kışla Baladları) adlı şiir kitabının çıkmasıyla ünü bir kat daha arttı. Kipling 1892’de, başarı kazanamayan aşk öyküsü The Naulahka’yı (1892) birlikte yazdığı ABD’li yayımcı ve yazar Wolcott Balestier’in kız kardeşi Caroline Balestier ile evlendi. ABD’ye taşınan çift, dört yıl Caroline’m Vermont’taki evinde oturdu. Tavır ve davranışları, komşularının tepkisini topladı. Amerikan yaşam tarzına uymayan ya da uymak istemeyen Kiplingler, sonunda İngiltere’ye geri döndüler. Bu deneyimden sonra Kipling, Amerikalıları “yabancılar” olarak nitelendirdi ve daha da ileri giderek İngiltere dışında doğan herkesin “aşağı soy”dan geldiği görüşünü savundu. Kipling 1902’de Sussex’teki Burwash’ta bir ev satın aldı ve ölümüne değin orada yaşadı. Sussex sonraki birçok yapıtının, özellikle de İngiltere tarihinden basit dramatik sahneleri derin bir sezgi gücüyle yansıtan Puck ofPook’s Hill (1906 Pook Tepesi’nin Perisi) ve Rewards and Fairies’deki (1910 Ödüller ve Periler) öykülerin arka planını oluşturdu. 1907’de Nobel Edebiyat Ödülünü alan Kipling, sonraki yıllarda sömürgecilik yanlısı görüşlere daha da yakınlaştı. Bunda, Kipling’e Güney Afrika’da bir ev hediye eden Güney Afrikalı devlet adamı ve elmas zengini Cecil Rhodes’la kurduğu dostluğun da payı yardı. Sömürgeciliği savunmasının ardındaki temel neden ise her İngilizin, hatta her beyazın dünyanın uygar olmayan halklarına Avrupa kültürünü götürmesi gerektiği inancıydı. Bu görüşleri dönemin liberal düşünceleri ile bağdaşmayınca, Kipling giderek toplumdan koptu. Öldüğünde, pek çok kişi tıpkı Kral V. George gibi Kipling’in de İngilizleri temsil etmekten uzak kaldığı görüşündeydi. Güçlü bir şiir dili yaratabilmiş, özellikle de askerlerin ve denizcilerin yaşamlarını anlatan şiirleriyle yeni çıkışlar yapabilmiştir. Gene de şiirlerinin çoğu baladları, müzikhol şarkılarını ya da popüler ilahileri temel alır. Bunalım dönemlerinde halka seslendiği “Recessional” (1897) gibi daha iddialı şiirleri bile düş gücünden çok, retoriğe ağırlık verir. Kipling’in düzyazı yapıtları için aynı şey söylenemez. Bir öykücü olarak Kipling, sürekli bir gelişme gösterebilmiştir. Önceki öyküleri kadar çarpıcı olmamakla birlikte daha ince bir teknik ustalığı yansıtan son dönem öykülerinde, bazen karmaşık da olsa, daha derin konuları ele almıştır. Ne var ki yoğun ve belirsiz bir dille yazılmış ve genellikle kasvetli konulan işleyen bu yapıtlar, ilk yapıdan kadar büyük bir ilgiyle karşılanmamıştır. Kipling’in sağlığında eleştirmenlerce giderek daha az beğenilmesinde siyasal tercihleri üzerine oluşan yargıların da payı olmuştur. Kipling’in en önemli yaşamöyküsü, Charles E. Carrington’m Rudyard Kipling: His Life and Work (1955 Rudyard Kipling: Yaşamı ve Yapıtı) adlı kitabıdır.
Hindistan ve Birmanya’daki (bugün Myanmar) İngiliz askerlerini anlatan hikayeleri ve şiirleri, İngiliz sömürgeciliğinden yana tutumu ve çocuklar için yazdığı öyküleriyle tanınır. 1907 Nobel Edebiyat Ödülü‘nü kazanmıştır.