Değerli okurlarım, bugün sizlere bilim adına atılan en önemli adımlardan birini anlatacağım. Günümüzde uzaya giden insanlardan önce tabii ki farklı canlılar bu yolculuğu deneyimledi. Bende 3 Kasım 1957’de yörüngeye çıkan ilk dünyalı ‘Laika’ ve öncesinde yaşananlardan bahsetmek istedim. Uzay araştırmalarının erken safhalarında uzay ortamında canlıların nasıl tepki vereceği bir zamanlar önemli bir soru işaretiydi. Bu durumu test etmek için de sinek, köpek, maymun gibi hayvanlar araştırmalarda sıklıkla kullanılırdı. Dünya dışına gönderilen ilk canlıya gelmeden önce aslında uzay seyahatlerin hemen hepsi yanlışlıkla da olsa bakteri ve benzeri formları uzaya taşımışlardı. Fakat bilinçli olarak dünyadan gönderilen ilk canlılar meyve sinekleriydi. Diğer canlılara göre hafif olması, depolanmalarının ve beslenmelerinin kolaylığı, araştırmalar için genetik olarak insanlar ile benzer bir yapısı olması sayesinde bu gizemli yolculuk için en uygun canlı sineklerdi. Nitekim bu canlılar kendilerinden beklenen görevi yerine de getirdi. Kozmik radyasyonun organik maddeler üzerindeki etkisi hakkında bilinenler oldukça azken, sinek kapsülünün güvenli bir şekilde Dünya’ya dönebilmesi ve sineklerin genetiğinin radyasyon ile mutasyona uğramaması, bilim insanlarının gelecekte insanlar ile yapılacak bir uzay uçuşunun yolunu açan bir keşfe de ulaşmalarını sağladı. Fakat bu deney yeterli değildi. 3 Kasım 1957’de Sputnik 2 uzay aracı ile Dünya dışına yörüngesel uçuş için ilk defa bir canlı gönderildi. Bu canlı Moskova sokaklarında dolaşan sıradan bir köpekken, bilim dünyası için büyük bir adım haline gelecek olan “Laika” olacaktı. Bir sokak köpeğinin soğuk ve açlığın dahil olduğu zorlu koşullara daha iyi adapte olacağını düşünmeleri üzerine en iyi tercih olarak görüldü.

DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLCULUK

Laika adı verilen sokak köpeği, bundan 50 yıl önce Sovyet kapsülüyle uzaya çıkan ilk “dünyalı” oldu ve insanoğluna yıldızlara giden yolu hayatı pahasına açtı. Moskova sokaklarında başıboş gezen köpeklerin arasından seçilen “fox terrier” cinsi dişi köpek, kalp ritmini, kan basıncını ve nefesini ölçecek sensörlerle donatılmış bir giysi giydirilerek uzay kapsülünde kameranın karşısına oturtuldu ve dönüşü olmayan bir yolculuğa uğurlandı. Resmi açıklamalara göre, “Laika” 1600 km irtifada yörüngeye oturan kapsülde görevini hakkıyla yerine getirdi. Ancak hayvancağızın son demlerinin nasıl geçtiği belli değildi. Bazıları, köpeğin son yemine katılan zehirle huzur içinde sonsuz uykuya daldığını söylüyor, bazıları ise “Laika”nın kapsülde oksijen bittiği için öldüğünü iddia ediyordu. Velhasıl, “Laika”nın hayatının nasıl sona erdiği belli değildi. “Laika”nın akıbetini öğrenmek için 45 yıl beklemek gerekti. 2002 yılında ABD’de düzenlenen bir uzay konferansında, o dönemdeki Sovyet uzay çalışmalarının önde gelen isimlerinden Dimitri Malaşenkov, “Laika”nın füzenin fırlatılışıyla ortaya çıkan rahatsızlık ve acılar sonucu birkaç saat içinde öldüğünü açıkladı. Müthiş gürültü ve sarsıntının serseme çevirdiği hayvanın kalbi yerinden fırlayacakmış gibi normalden üç kat fazla çarpıyordu… Neden sonra gürültü kesilip kapsül sessizliğe gömülünce “Laika” huzura kavuşmuştu, ama çok geçmeden bu kez aşılması imkansız teknik problemler baş gösterecekti. Kapsülün ısı kalkanı fırlatılış esnasında zarar görmüştü. 4 saat geçtikten sonra kapsül içindeki sıcaklık 15 derece olması gerekirken, 41 dereceye fırlamıştı ve termometrenin civası durmadan yükseliyordu. “Layka”, uzay yolculuğuna başladıktan 5 saat sonra hiçbir hayat belirtisi vermiyordu. Uzaya çıkan ilk canlı olarak tarihe geçen köpeğe mezar olan kapsül, Nisan 1958’de (yaklaşık 2.570 yörüngeden sonra), yörüngeden tamamen ayrıldı. Bunun üzerine dünya atmosferine yeniden girerken parçalandı. 14 Ağustos 1958’de ise atmosferin yoğun katmanlarında tamamen yok oldu. 2008 yılına geldiğimizde, tarihi uçuşun üzerinden yaklaşık 50 yıl geçmesinin ardından, Laika’nın heykeli Star City’nin dışına yerleştirildi.