Merhaba,

Yıllar hızla hayatımızdan akıp giderken, yine bir yeni yıla hazırlanıyoruz. Dünya savaşlarla, sellerle, kavgayla, ekonomik sorunlarla yoğrulurken, kimi ülke refahtan var olup, kimi ülke fakirlikten yok olurken yine tek sorun yeni yıl kimin adeti, bizim değil tartışmaları…

Büyüklerin tabiriyle tuzu kuru olanların kafa karıştırmak için oyaladığı fakir halklar, yine ekonomiyi unutsunlar diye çam ağacı, noel, yeni yıl kimin karmaşasıyla kafası çorba kazanına döndürülürken, keşke birileri de yurdumun güzel insanlarını okumaya teşvik etseydi. O zaman zaten bu tartışmalarla kimse vakit geçirmez, zamanını boşa harcamazdı diye düşünüyorum. Ve kendi inancının bayramını mutlulukla kutlardı.

Yakın zamanda hayata veda eden, Muazzez İlmiye Çığ pek çok ülkede yılbaşında yapılan çam ağacı süsleme geleneğinin Türklere özgü olduğunu ve bu geleneğin Orta Asya Türk toplumlarından günümüze uzanan bir gelenek olduğunu kayıtlara aktarmıştır. Kayıtlara aktarılsa da eskiden bugüne uzanan çizgide evrimini ters geçiren halkımız inatla bunun bir Hristiyan geleneği olduğunu iddia etmeye devam ediyor ve sanırım devam edecek.

21 Aralık ekinoksu, kuzey yarım kürede kışın başlangıç tarihini anlatan en uzun gecedir coğrafya bilgileri içinde. Kış gündönümünde, güneş ışınları oğlak dönencesine dik gelir ve kuzey yarım kürede gündüzler uzamaya, güney yarım kürede ise kısalmaya başlar.21 Aralık bu yüzden kuzey yarım kürede kışın, güney yarım kürede yazın başlangıcı sayılır.

Ve 21 Aralık’ta kutlanan Nardugan eski Türklerde yeni yıl bayramıdır. Nar: güneş, dugan: doğan kelimelerinin birleşiminden oluşan NARDUGAN doğan güneş anlamına gelir. Atalarımız bu kelime birleşimini “ güneşin yeniden doğuşu “ olarak kabul etmişlerdir. Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır. Çünkü 21 Aralık günü en uzun gece olup ardından günler uzamaya başlar. Ve günlerin uzaması bayram tadında kutlanır o zamanlarda.

Nardugan Bayramı yani yeniden doğuş bayramı. Geceyle gündüzün savaşında gündüzün kazandığı,  güneşin zaferinin yeniden doğuşu simgelediği bayramı, halk şenliklerle kutlar.

Yani Nardugan diğer bir deyişle Ayaz Ata’nın etkisinin azaldığı ve doğanın canlandığı zamanı simgeler. Bayramın en önemli ritüeli nar kırma geleneğidir. Nar, Nardugan Bayramının sembolü olup, kırılmasıyla beraber doğanın canlanacağına ve toprakların bereketleneceğine inanılır.

Ayaz Ata Türk mitolojisinde kış hükümdarı olarak bilinen bir karakterdir. Kış aylarının soğuk rüzgarlarını getiren Ayaz Ata, doğanın uykuya geçtiği dönemin en önemli figürüdür. İşte bu nedenle Nardugan Bayramı, Ayaz Ata’nın etkisinin azaldığı ve doğanın tekrar canlandığı dönemi simgeler.

Benim gibi mitolojiyi seven ve anlatılanlara inanan birisi için muhteşem bir bilgi Nardugan Bayramı. Yeni yıl kutlamayı seven yanımla, yine yeni bir yıla girerken küçük çam ağacımı evimin bir köşesinde atalarımdan bana kalan izlerle süsledim. Narlarımı hazırladım, kapımın önünde gece yarısı kırıp doğanın canlanması için kendi ritüelimi yapacağım tıpkı atalarım gibi. Yeniden doğacağım yeni yılla…

İnanmak ve düşlemek aslında bir düşüncenin yolculuğunun yarısı. Kısacası siz nasıl inanırsanız öyle olur. Güzele, iyiliğe, barışa, insanlığa, huzura ve güzel insanlarla aynı coğrafyada mutlu yaşamaya inanın ama yürekten inanın…

Ayaz Ata’nın günlerinin bitmesine az kala sokak canlarına su ve yem koymayı unutmayın olur mu? Kuşlar için balkonlarınıza ekmek koymayı, ayakkabısı olmayan çocuklara ayakkabı olmayı unutmayın…  

Nardugan şimdiden kutlu olsun Türk halkına, güneş ülkemizin üstüne doğsun.

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle