Merhaba,

Zamanın su gibi akıp gittiğini anlamamın diğer bir yolu sanırım anılarım. Umudu yok olmuş, hayalleri suya düşmüş, gelecek kaygısıyla birbirine bakan bir kalabalığın içinde mutlu olmaya çalışıyoruz. Aynı kaygılar bende de var ama ben hikayedeki polyana gibi yaşamaya çalışıyorum ta ki sinirlerim bozulup çığlık atana kadar…

Sizlere mutlu bir yıl dilemek isterdim, ama dileyemiyorum. Mutlu olmak için gereken birçok şeye sahip olmayan insanlara nasıl mutluluk dilenir? Sürekli geçmişi özleyen, ah o eski yıllar diyerek özlemle geçmişi anlatan insanlara mutlu bir yıl dilemek sizce kolay mı? Sadece ölen sevdiklerimizin değil, anılarımızın kırıntılarını bile özlediğimiz garip bir zamandayız, hadi gel de mutlu bir yıl dile şimdi.

Sizlere bolluk ve bereket içinde geçecek bir yıl dilemek isterdim ama kirasını zor ödeyen insanla alay etmek olmaz mı şimdi bu içten dileğim? Dünyanın kıskandığı bir ülkenin incisi Antalya’da yaşayanlar bilirler kira, elektrik, su, yeme içme derken herkes geleceğe borçlu yaşıyor. Gel de bolluk bereket dile insanlara, olmayan paralarla, olamayacak hayaller kurmalarını söyle. Yok olmaz ben söyleyemem.

Sizlere sağlıklı bir yıl dilemek isterdim ama önce şunu sormalıyım. Pandemi denen süreci nasıl atlattınız? Ruhen mi bedenen mi daha hastasınız? Paranoyalarınız ne durumda. Sağlık mı dediniz sanırım sağlıksız bir topluma sağlık dilemek olmaz. Çünkü aklımızla dalga geçenler sayesinde sağlığımız her anlamda elimizden uçtu gitti sanırım.  Yarım akılla yolda şarkı söyleyip bedeni burada ruhu öte alemde insanlarla aynı yolda yürüyoruz. Kim daha deli bilmeden gidiyoruz gündüz gece.

Sizlere aydınlık bir gelecek dilemeyi çok isterdim ama ne yazık ki bunu da yapamıyorum. Aydınlık kelimesinin içi çoktan kararmışken sizleri kandıramam. Ekmek derdine düşmüş insanlarımızın aydınlığı kaybettiğini fark ettiği gün, yüzünü görmeyi çok isterim ama acaba bu olur mu? Fazla ekmek yemekten mi acaba bu uyuşukluk diye düşünürken, fazla tarım ilacından da olabilir fikri geliyor aklıma. Aklımda deli sorular, sahi aydınlığımız kararıyor farkında olan kaç kişiyiz acaba…

Sizlere sevgi dolu bir yıl dilemek isterdim ama çok üzgünüm. Yalnızlığın ön planda olduğu, bireysel yaşamın herkes tarafından benimsendiği bir dönemde sevgiye ulaşmak, sevgi dolu insanlar bulmak ne kadar kolay bilmiyorum. Kendini seven insanlardan ararsanız sayıları çok ama gerçek sevgiyi arıyorsanız unutun çünkü o telefonun içine kaçtı. Herkes sevgiyi teknolojinin içinde bilgisayar ve telefonlarda ararken amcalar, teyzeler, çocuklar, gençler sosyal medya sevgisinin büyüsünde yaşıyorlar, elektrikler kesilene kadar.

Sizlere umutlu bir yıl dilemek isterdim ama ne yazık ki elimde kalmadı. Sevgisiz, sağlıksız ve kaygılı insanların birlikte yaşadığı bir yerde, savaş kelimesinin ekrandan, radyodan sürekli anlatıldığı bir dönemde, yaşadığımız coğrafyada olmayan bir şey umut. Çünkü herkesin güzellik uykusunda yaşadığı, bireysel düşündüğü, toplum olarak hareket etmeyi bırakın halk olmayı unuttuğu bir süreçte iki paket makarnaya geleceğini satanlarla yaşıyoruz. Umut mu dediniz?

Sizlere belki değişim dolu bir yıl dileyebilirim. Öyle bir değişim olsun ki ama bu, 1 Ocak günü uyandığımızda pırıl pırıl, aydınlık, karabasandan arınmış bir güne, yeni bir yıla uyanalım. Naylon poşet hesabı yapmadan gidelim markete, isteyen istediğini yiyebilsin, isteyen istediği yere gezmeye gidebilsin mesela. Elinde telefonu var diye zengin zannedilmesin fakir, fakirliği insanlara reva görüp kıskanan herkes fakir olsun tez zamanda. Keşke bende şehit olsam o mertebeye ulaşsam diyerek annelerle alay eden o şahısların hepsi dileklerine kavuşsa. İstediğimiz evde oturabilsek mesela, yasalar herkese aynı çalışsa. Milletvekilleri vekil olduklarını hatırlayıp halkın önünde ceketlerini  ilikleseler, halktan bunu beklemeseler mesela.

Söylenecek çok şey, gidilecek çok yol, yapılacak çok iş var gibi görünse de 2025 yılında hepimiz adına değişim diliyorum.  Ülkemin güzel insanlarının iyi şeylere layık olduğunu biliyor ve iyiliğin ülkemizde bulaşıcı olmasını istiyorum. Eskiyi özlediğimiz değil yeni yılı özlemle beklediğimiz yıllar diliyorum. Ve 2025 yılında çocuklarımızın yüzünün gülmesini istiyorum, unutmayın bir çocuk gülerse dünya güler…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…