Sevgili okurlarım, bugün sizlere 88 yıl önce bugün kadınlara verilen seçme ve seçilme hakkının öneminden ve tarihinden bahsedeceğim. Türkiye’mizde, kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmış olup ülkemizde 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933’te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, nihayetinde 5 Aralık 1939 Yılında Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanması ve aday olabilmesi hakkı tanınmıştır. Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11 yıl, Romanya’dan 12 yıl, Bulgaristan’dan 13 yıl, Belçika’da 14 yıl, İsviçre’den 36 yıl önce Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkı tanınmıştır. 1930 yılından itibaren çıkartılan bazı yasalarla kadınlar önce Belediye Seçimlerine katılma, köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclislerinde üye seçilme hakkını kullanmışlardır. Ancak 5 Aralık 1934 yılından itibaren de Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakları tanınmıştır. Türkiye’de kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılında Eylül ayından Ekim Ayının 20’sine kadar süren Belediye Seçimlerinde kullanılmıştır. Böylece ilk defa İzmir ve İstanbul illerinin bazı belediye meclislerine girmeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk kadın muhtarı Aydın’ın Çine İlçesine bağlı Demirdere Köyünde (bugünkü Karpuzlu İlçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin Hanım olmuştur. Ancak 5 Aralık 1934 yılında TBMM’ne sunulan Anayasa ve Seçim Kanununda yapılan değişiklik ile 317 üyeli Mecliste oylamaya katılan 258 milletvekilinin tümünün oyuyla değişiklik önerisi kabul edilmiş ve kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı.
İLK BELEDİYE SEÇİMLERİ
Belediye başkanlığı seçimlerine kadınların da dahil olmasına dair sunulan öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10’uncu ve 11’inci Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi. Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.
İLK GENEL SEÇİMLER
Türkiye’de kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5’inci dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçiminde emekli öğretmen Hatice Özgenel’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıktı. Mustafa Kemal Atatürk, 1925’te Kastamonu’da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.” Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler’in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 1’inci ve 2’nci maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından oldukça önemli bir adımdır.