Atatürk, Anadolu’da bir şehri ziyaret eder. İlgili kesimler Atatürk’ü karşılamak için hazırlanmış, güzel ve temiz giyinmiş olup bando vs. tastamamdır. Atatürk, çeşitli yerleri dolaşır ve gördüklerinden hoşnut kalmaz.  Gelişme istediği gibi değildir ve sorular sorar. Aldığı yanıtlar hep “Zaman yoktu, para yoktu, izin vermediler, şöyle sorun çıktı, böyle oldu, devlet destek vermedi, olanak bulamadık …” şeklindedir.

Atatürk öfkeli ve sert bir ses tonuyla “Şeyh olanak buluyor da, siz niye bulamıyorsunuz!” der ve odasına çekilir.

Atatürk’ün canı çok sıkkındır. Kimse Atatürk’ün “Şeyh olanak buluyor da, siz niye bulamıyorsunuz” sözlerine bir anlam veremez. Oysa onlar modern giyinmiş, Atatürk’ü modern karşılamış, kendilerine göre en iyi şekilde ağırlamışlardır ve memnuniyet dolu sözler beklemektedirler.

Şeyh işinin aslı şudur:

Elazığ’dan adamın biri sadece kendi ve bir eşek ile Ankara’ya doğru yola çıkar. Cebinde beş kuruşu yoktur. Geçtiği yerlerde “Ben dervişim” der.

“Tekke kuracağım, İslam’ı ve ilim irfan öğreteceğim, tekke açacağım” der. Halktan para, buğday, yumurta ne bulursa toplar.  Hiç para harcamadan yer, içer, yatar ve Ankara’ya kadar gelir. Hatırı sayılır bir birikim yapmıştır. Bu olay Atatürk’ün kulağına gider. İşte Atatürk bu “Dervişim” diyen adam kadar olamayan “Tembel Cumhuriyet Gençliği ’ne” kızmıştır!

Gelelim günümüze… Günümüzde de durum çok farklı mıdır?

Örneğin, Fetöcüler dershaneler ve okullar açar, köy köy, ev ev gezip Anadolu’daki zeki çocukları belirleyip devşirirlerken Atatürkçü geçinenler ne yapmıştır? Günümüzde bile tarikatlar fakir çocukları bedava yurtlarda yatırıp, okullarda okutup devşirirken bizim Atatürkçü geçinenler ne yapmaktadır? Fetöcüler gazeteler basar, televizyon yayını yaparken, milletin beynini yıkarken bizim Atatürkçü geçinenler ne yaptı?

Bugün bile tarikatların kaç tane televizyonu, gazetesi, basın yayın organları var.  Atatürkçü geçinenlerin neyi var? Atatürkçü geçinenler arabesk mi takılmaktadırlar? Kendilerine acımakla meşguller bu konuda. “Paramız yok, bize engel oluyorlar, destek olmuyorlar” vır vır vır bal yapmaz arı gibi! Sorsan çok kitap okuyordur, moderndir, aydındır, çağdaş Türkiye’yi ve Cumhuriyet’i destekler filan.

Peki ne yaptın Cumhuriyet için?

Hiç!

Avukat oldular, turizmci iş adamı oldular, bilmem ne oldular, rakı masalarında hükümet kurup hükümet yıkmaktan dünya liderlerini eleştirerek edebiyat ebeliği yapmaktan öteye gittiler mi? Bir araya gelip bir okul kuralım, köylere gidip zeki ama fakir çocukları bulup okutalım, eğitelim Cumhuriyet’e kazandıralım dediler mi?

Hayır!

Siz rakı masalarında edebiyat parçalarken tarikatlar o çocukları Cumhuriyet’ten çaldı. Daha da çalmaya devam ediyorlar. Hiç, dış destekti, emperyalizmdi, siyonizmdi demeyin. Bu ülke sizin.

Atatürk bugün çıkıp gelse ve şu manzaraya baksa, ’Yeter beni kullandınız hiçbir şey yapmıyorsunuz. Benim yaptıklarıma sahip çıkmadığınız gibi sülük gibi üstüme yapıştınız siz beni anlaşılan yanlış anladınız’’ derse ne cevap vereceksiniz. Sorsa “Neden böyle oldu?” diye, ne cevap verirdiniz? 

O halde, bugünden itibaren harekete geçelim.  Hak etmek için bir şeyler yapalım. Örneğin el birliği ile üniversite ve okullar kuralım. Balya balya parası olanlar vatan için, Cumhuriyet için pamuk eller cebe vakti gelmedi mi? Maaşlarımızdan bir sigara parası ayırıp bu okullara bağışlayalım. Fakir ve zeki çocuklar Atatürkçü olarak yetişsin. Bu okullara ve kurulacak medya organlarına maddi kaynak yaratalım. Sayılarını çoğaltalım.

Köylüye gidelim. Onlara emeği anlatalım. Ülkedeki hıyaneti anlatalım. Dindar diyen dinsizleri anlatalım. Hırsızları, ülke zenginliğini fabrikalarımızı nasıl talan ettiklerini konuşalım.

Haydi laklakı bırakalım icraata bakalım…

Gün bugün. Yoksa ne ülke kalacak ne de vatanınız….