Her akşam eve geldiğim gibi odamda televizyonu açıp günün haberlerini izlemeye çalışırım. Aslında canım hiç de açmak istemez ama ne yazık ki mesleğim gereği günün ülkemizde yaşanan olaylarını izlemek yaşananlarla ilgili gelişmeleri bilmek zorundayız.

Zorundayız dedim nedenine gelince ülkede yaşananları gördükçe yorgun bedenim kasılıyor, tansiyonum yükseliyor ve strese giriyorum. Ülke sanki savaş halinde. Birileri birilerini öldürüyor, iş yerleri savaşta bomba patlamış gibi darmadağın. Sokaktan geçen evlerine giden vatandaşlar mermilerle ya yaralanıyor ya da ölüyor. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Aldığım bilgilere göre uyuşturucu satışı orta öğrenim çocuklarına kadar düşmüş. Suçlular mahkemelerde adli kontrol şartıyla mahkeme salonlarından elini kolunu sallayarak vatan kurtarmış aslan gibi çıkıp gidiyorlar.

Ya siyasiler…

Siyaset ülkemizde sanki yalan, dolan, iftira üzerine kurulmuş. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bir de bunların uşakları var ki can hıraç bu yalanları televizyon ve gazetelerde savunmaya çalışırlar. Örneğin marketler fiyatları dondurmuş, hatta bilmem kaç bir üründe indirime gidilmiş. Bunu ballandıra ballandıra televizyon sunucuları tekrar tekrar anlatır dururlar…

Yalan, hepsi yalan…

Marketlerde zam üstüne zam furyası fütursuzca devam ediyor. Etiketler hızla değişiyor, Fiyat sabitleme sadece propaganda asılsız reklam…

Perşembe akşamı televizyonu açtığımda Mecliste bir hareketlenme bir koşuşturma gördüm. Kavga var sandım ve televizyonun sesini açtım. AKP Milletvekilleri dışarıdaymış CHP vekilleri bir önerge veriyormuş meclise. Önerge oylamaya geçince AKP vekilleri tıpkı bir atmaca gibi dışarıdan koşarak merdivenleri birer ikişer atlayarak sıralarına geliyorlardı. Önergeyi açıklayan spiker, önergenin konusu emekli aylıklarının çok düşük olduğunu söylüyordu. Bu rakamla bu insanların yaşama şansının olmadığından, emekli aylıklarının asgari ücretle sabitlenmesi öneriliyormuş…

Bunca koşuşturma, bunca heyecan emeklilerin maaş artışını engellemek içinmiş.

Oysa ertesi gün camiye gidecekler. Allah’ın huzurunda emekliye yapılan zulmü nasıl izah edecekler? Hangi vicdanla bu kutsal mekanda secde edecekler inanılması güç…

CHP yine yapmış yapacağını. Yine İktidarın tekerine çomak sokuyor…

Emekli bu maaşla yaşayamaz diyor.

Asgari ücret yaşam sınırı diyormuş. Emekli ölmesin diyormuş CHP…

AKP vekilleri emekliyi açlık ve yoksulluk içinde bu dünyadan göçüp gitmesi peşinde. Emekli ağır geliyor bu hükümete.

Emeklinin kalemi kırılmış bir kere…

Meclisteki bu telaş bu stres bunun için….

Gün ola, harman ola devran döne…

Bunun hesabı elbet sorulur ve sorulacaktır.

Güneş her gün yeniden doğar…

Bahar güneşi ise bir başkadır…

Bekleyelim görelim…