Bugün hicretin 1400’ncü yılı. 20 Eylül 622 tarihinde Hz. Muhammed,  Mekke’den, Medine’ye göçmüştür. Mekke topraklarına ticaret faaliyetleri için birçok kişi gelirdi. Hz. Muhammed’de gelen tüccarlara istekleri dahilinde İslam’ı ve onun yaşantısını anlatırdı. 620 yılında ticaret için gelen altı kişilik bir gruba peygamber efendimiz, İslam’ı anlattı ve onların bu sayede benimsemesini sağladı. İslam üzerine yapılan buluşmalar, gizlice akabe denilen yerde meydana geliyordu. Bu altı kişinin İslam’ı benimsemesinin ardından Medine’ye tekrardan gidişleri, oradaki insanlara gizlice bu inanç yapısını anlatıp, benimsetmeleri İslamiyet’in yayılışını hızlandırmış, fakat bir o kadar da yaşanacak olan karmaşanın önünü açmıştır. Hz. Muhammed ile bir yıl sonra Akabe’de yeniden buluşan bu kez on kişilik grup, dini tamamen benimsediklerini ve bu sayede bir daha zina yapmayacaklarını, Allah’a karşı şirk koşmayacaklarını, haram mal yemeyeceklerini, hırsızlık yapmayacaklarını, çocukları öldürmeyeceğini söyleyerek, İslamiyet’i tamamen kabullenmiş bir şekilde inanç değerlerini değiştirdiler. Bu ilk grup, Birinci Akabe Biat’ı olarak tanındı.

Müslümanlığı kabul eden Medineli tüccarlar, İslamiyet’i yayma girişimlerine son hızla devam ettiler. Bunun üzerine 622 yılında sayıca çok 75 kişilik bir Medineli grup, tekrardan Akabe’de buluşarak, peygamber efendimiz önderliğinde İslamiyet’i kabul etti, İkinci Akabe Biatı’nı gerçekleştirdi. İslamiyet’in zaman içerisinde daha da benimsenip, kabullenilmesi, müşriklerin Müslümanlar üzerindeki baskısını da yoğun olarak daha da arttırmış, bu nedenden dolayı Müslümanların ibadet ve inanç hususları zedelenmeye çalışılmıştır.

 Allah’ın dinini yaşatmaya çalışan Müslümanlar, İslamiyet’in Mekke dışına çıkarılıp, daha da yayılmasını hızlandırmak için, Hz. Muhammed’in yönlendirmesi ve önderliğinde birer ikişer ve küçük gruplar halinde Medine’ye gizlice hicret etmeye başladı. Zamanla Mekke’den ayrılan Müslümanların sayısı her geçen gün daha da arttı. Bu durumun farkına varan müşrikler, Müslümanların yapmış olduğu hicretin önüne geçmek, engellemek adına girişimlerde bulunmaya başladılar. Çünkü Müslüman topluluğunun Medine üzerinde bir hakimiyet alanının oluşması, müşriklerin putperestlik inancını zedeleyeceği kadar, bunun haricinde Şam ticaret yolununda Müslümanlara geçeceği kanısını doğurmuştu. Bunun oluşmasını önlemek adına müşrikler kendi aralarında toplanarak, Hz. Muhammed’in ölmesinde karar kıldılar. Müşrikler kendi aralarında her kabileden bir suikastçı seçti. Suikastçı müşrikler, peygamber efendimizin Medine’deki evinin önüne gelerek sabah namazına doğru onu öldürmeyi planladılar. Ancak tüm bu olanlardan Hz. Muhammed’in haberinin olmadığını zannediyorlardı ancak Yüce Allah, peygamber efendimizi önceden uyarmış ve onun hicret kapısını açmıştı.

ÖDÜL KOYDULAR

Müşrikler suikaste girişmek için evinin kapısının önünde beklemesine rağmen dualar eşliğinde hicret etmek için yola çıkan, Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir ve diğer Müslümanlar, Medine’ye giden yolun ters istikametinde ilerlemeye başladı. Evden sabah namazı için bir türlü çıkmayan Hz. Muhammed’i merak eden müşrikler, bu kez evin içine girerek onu yatağında öldürmeyi planladı ancak işler hiçte istedikleri gibi olmadı. Çünkü peygamberimizin yatağında yatan Hz. Ali’yi gören müşrikler şaşkınlıklarını gizleyemedi ve Hz. Muhammedi ilk önce bulup, onu öldürene yüz deve ödül sözü verdi. Bunun üzerine peygamber efendimiz, Sevr mağarasında üç gün boyunca saklandı. Mağaranın girişini örten örümcek ağları ve güvercin yuvası sayesinde, Hz. Muhammed’in ve diğer Müslümanların ayak izlerini takip eden diğer müşrikler mağaranın önüne kadar gelmelerine rağmen onlardan başka bir ize daha rastlayamadı.

RAUNA’DA İLK NAMAZ

 Hz. Muhammed’i aramaktan vazgeçen müşriklerin nihayetinde peygamber efendimiz ve diğer Müslümanlar saklandığı yerden çıkarak, Medine yakınlarında bulunan Kuba köyüne ulaştılar. Kuba’da kaldığı süre müddetinde, İslamiyet’teki ilk kurumsal mescit olan Kuba Mescit’inin yapılmasında vesile oldu. Daha sonra Hz. Ali’nin de onlara yetişmesiyle Kuba’dan ayrılan Hz. Muhammed, Rauna’ya gitti burada ilk cuma namazını kıldırdı ve en sonunda 622 yılında Medine’ye vararak bu kutlu yolculuğu, Hicret’i tamamlamış oldu.