Türkiye'de 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçilmiş ve yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’nda toplanmıştır.

Denge ve denetim mekanizmalarının tamamen zayıfladığı, yargı bağımsızlığının yok olduğu ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların arttığı bu sistem “Tek adam rejimi” olarak adlandırılmıştır. Uygulamada gittikçe demokratik standartlardan uzaklaşılması Türkiye'nin siyasal geleceğine dair ciddi sorularını da gündeme getirmiştir.

Demokrasiye Yönelik Saldırılar ve Muhalefetin Durumu

Türkiye, Tek adam rejiminin kurumsallaşması hedefiyle sürdürdüğü yeni rejim inşasının güç kazandığı bir süreçte, muhalefet dağınık bir görüntü sergilerken, toplumsal muhalefet ise henüz toparlanamamış durumda.

Son yıllarda Türkiye, otoriterleşen bir siyasal rejimin etkisi altında ciddi bir demokratik gerileme süreci yaşamaktadır. Tek adam rejimi, hukuk devletinden uzaklaşan ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan bir yapıya dönüştü. Bugün gelinen noktada demokrasi, bir gölgeye dönüştürülmüş ve faşizmin kurumsallaşma süreci hızlandırılmış durumda. İktidar, demokratik hak ve özgürlüklerin kalan kırıntılarını da ortadan kaldırmak için hızlı adımlar atmakta. İşçi sendika başkanlarının tutuklanması, kayyım atamaları, gazetecilerin hapsedilmesi ve muhalif kesimlere yönelik soruşturmalar bu baskıların somut örnekleridir.

Tek adam rejimi, saldırılarını öyle bir yoğunlukla sürdürüyor ki, düzene muhalif kesimler bu duruma karşı güçlü bir cevap vermede zorlanıyorlar. Erdoğan iktidarının amacı ise net: Muhalefetin asgari müştereklerde bir araya gelmesini istemiyor. Onları yıpratarak güçsüz hale getirmek, adeta boğmak istiyor.  

Muhalefet Neden Ortak Bir Cephe Kuramıyor?

Türkiye siyasetinde muhalefetin temel sorunu, farklı güçlerin ortak bir mücadele cephesi oluşturamamasıdır. Özellikle demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması hedefini benimseyen kesimler neden birleşemiyor? Böyle bir birlik, geniş kitlelerin alternatif bir merkezi görmesine ve bu merkezin çevresinde kenetlenmesine yol açmaz mı?

Bu sorulara verilecek yanıt, öncelikle hedeflerimizin netleştirilmesine olanak sağlar. Faşizmin ve gericiliğin ezilmesi, demokratik bir ülkenin gelişmesi gibi kısa vadeli hedefler mi olmalı, yoksa kapitalizmin yıkılması hedefinin gerçekleştirilmesi mi? Bu iki hedef arasında güçlü bir bağ olsa da, güncel mücadeleye öncülük ediyor ve bu yöndeki güçleri bir araya getirmek büyük önem taşıyor. Demokratik mücadelenin geniş bir müttefikler ağı olduğu unutulmamalıdır. Ancak hedeflerle taktik sorunlar birbirine karıştırılmamalıdır.

Faşizme karşı mücadele, sadece belli bir ideolojinin değil, toplumun tüm kesimlerinin geleceği için gereklidir. Yapılması gerekenler şunlardır: hedeflerin netleştirilmesi, geniş bir mücadele birliğinin sağlanması ve demokratik mücadele yürüten tüm kesimlerin enerjilerini birleştirerek hareket etmeleri. Bu yolda atılacak her adım, mevcut düzene bir itirazdan öte, demokratik bir Türkiye için yeni bir umut kapısını aralayacaktır. Emekçi kitlelerin ve demokratik güçlerin ortaklaştıracağı bir mücadele, bugünkü karanlık gidişatı değiştirebilir. Başka bir seçenek yok!

“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” Ne Anlama Geliyor?

"Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı, Türkiye’nin yüzyıllık meselelerinden biri olan Kürt sorununa çözüm arayışına dair önemli bir mesaj taşımaktadır. Öcalan’ın çağrısı, silahlı mücadele yerine demokratik yollarla çözüm üretilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Çağrının bir yanı PKK’ya yönelik mesaj olup barış ağırlıklıdır. Diğer yanı ise iktidara bir mesaj olup, toplumun demokratikleşmesi için gerekli siyasi ve hukuki adımları kapsamaktadır. Burada bir diğer önemli nokta, çağrının hiçbir biçimde Suriye’nin kuzey doğusundaki Kürt yapılanmasını içermediğidir.

Bu çağrı, şu unsurları içermektedir:

1. Silahsızlanma ve Diyalog: Öcalan, silahlı mücadele döneminin sonlandırılması ve taraflar arasında bir diyalog mekanizmasının kurulması gerektiğine vurgu yapıyor.                                                     

2. Toplumsal Uzlaşı: Türkiye'nin farklı kimlik ve gruplarının bir arada yaşayabileceği bir toplumsal mutabakat zeminine olan ihtiyacı öneçıkarılıyor.                                                                       

3. Demokratik Reformlar: Demokratik bir toplum inşa edilmesi için siyasi ve hukuki reformların hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Bu çağrının bir sonuçtan ziyade yeni bir başlangıç olduğu kabul edilmelidir. Ancak, şu anki demokrasi karşıtı siyasi fırtınanın ortasında, bu çağrının etkili olup olmayacağı tartışmalıdır. Türkiye'nin siyasal sistemini daha demokratik bir yola evirecek bir dinamiğe sahip mi bekleyip hep birlikte göreceğiz. Bu tarihten itibaren, sağlıklı bir barış ve demokratik çözüm koşullarının oluşması için yapılması gereken;

1. Güven Ortamının Tesisi: Şiddetten uzak durulması ve diyalog zemininin desteklenmesigerekmektedir.                                                                                                                                   

2.  Toplumun Katılımı: Barış sürecinin, sadece siyasi aktörler arasında değil, toplumun farklı kesimlerini de kapsayacak bir şekilde yürütülerek bir toplumsal rızanın oluşturulmasıönemlidir.                                                                                                                                                      

3. Uluslararası Destek: Demokratik dönüşüm süreçlerine uluslararası toplumun desteği, özellikle insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda olumlu bir etki yaratabilir.

Ancak, şu anki siyasi kutuplaşma ve güvensizlik ortamı, barışçıl çözüm çabalarının önündeki en büyük engellerden biridir. İktidarın güvenlik eksenli politikaları ve sürece olan yaklaşımı, bu çağrının pratikte bir karşılık bulmasını zorlaştırmaktadır. Çağrıyı tarihi ve anlamlı bulmakla birlikte bu sürecin, anayasayı değiştirerek Recep Tayyip Erdoğan rejimini daha uzun yıllar tahkim etmek amaçlı kullanılacağını düşünüyorum. 

Demokratik ve kapsayıcı bir barış için samimi bir irade ortaya konması elzemdir. Toplumun geneli için kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir bir barış, ancak diyalog ve demokratik reformlarla mümkün olabilir.