Hayat ırmağı gürül gürül akarken pek farkında olmayız zamanın akıp geçtiğinden. Zaman, kimseye sormadan, hiçbir yasa-kurala bağlı kalmadan süzülür gider. Gençlikte zaman ne kadar yavaş akar. Yaşlanınca bir kuşun kanadına bağlanmışçasına hızla ve çabucak.
Olimposlu zaman tanrısı Kronos’un memleketi aynı zamanda yaşlıların tercih ettiği bir kenttir. Antalya, bu yanıyla özeldir. Doğal yapısı, iklimi, cömert güneşi ve hayatın vazgeçilmez parçası, denizi ile. Her yaştan insanı kendine çeker ama yaşlıları daha çok bağlar.
Çalışma hayatını sonlandırıp emekli olduktan sonra Antalya’ya yerleşme hayali kuran bir çok insan var. Onlarca yıl çalıştıktan sonra dinlenmek için, dinlenmek için de bu kenti tercih etmenin haklı gerekçeleri çoktur.
Toroslar’a sırtını yaslamış, eteklerinde masmavi denizi uzanan kent, yaşamın ikinci baharına dönen altmışlı yaşlarda el ele dolaşılacak parklara, portakal bahçelerine sahiptir. Nar çiçeği kızıllığında, deniz üzerinden batan güneşine göz kırparken yetmiş yaşındaki bir yürek nasılda delişmen atmaktadır.
Seksenlik amcaya bu yaşta yürümek zor olmuyor mu, diye sordum: Yüreğim, daha on sekizinde, dedi. Bu kentte bedeninden başka bir yerin yaşlanmaz, diye de ekledi.
Bu kenti, kendine memleket olarak seçenlerin yaş ortalaması gittikçe yükseliyor. Yaşlanan kent demem bu yüzdendir.