Bugün size baş
yapıtlardan biri olan Mona Lisa Tablosu ile ilgili bilgi vermek istedi. 21
Ağustos 1911 sabahı Louvre Müzesi’nde olağanın dışında bir hareketlilik vardı.
Her nasıl olmuşsa birileri tüm tedbirleri aşmış ve 200 kiloluk çerçeveyi
indirerek Mona Lisa tablosunu çalmıştı. Hırsızlar, resmi bir battaniyeye
sarmış ve elini kolunu sallayarak Quai d’Orsay tren istasyonuna giderek tabloyu
kaçırmıştı. Olayın ayrıntılarına inmeden evvel tablonun neden bu denli
önemli olduğuna bakmak gerekir. Leonardo da Vinci, başladığı birçok
fotoğrafı maddi sıkıntılar sebebiyle tamamlayamıyordu. 1503 yılında başladığı
ve Mona Lisa olarak bildiğimiz tablonun tamamlanması ise yaklaşık 4 sene
sürdü. Tablodaki kişinin Francesco del Giocondo’nun eşi Jocondo olduğu
sanat tarihçileri tarafından iddia edilmektedir. Bu genel kabulün yanında
sayısız teori bulunur. Hatta tablodaki kişinin Leonardo da Vinci’nin kendisi
olduğunu ileri süren görüşler de son yıllarda artmaktadır. Bu esere dair bir
diğer ilgi çekici ayrıntı tabloda doğanın ve canlıların özel oranlarına göre
hesaplandığı düşünülen bir çeşit ‘Altın Oran’ yönteminin kullanılmasıdır. Leonardo
da Vinci’nin esere 1503’te başlayıp 1506’da tamamladığı düşünülse de bazı sanat
tarihçileri bu tarihin yanlış olduğunu belirtir. Onlara göre, Leonardo da Vinci
esere 1513 yılında başlamış ve 1518’de tamamlamıştır. Giorgio Vasari, 1550
yılında tabloyu gözüyle gördüğünü ve eserin bitmediğini iddia eder. Üstelik
betimlediği Mona Lisa tablosunun Louvre Müzesi’nde sergilenen tablo ile bir
ilgisinin olmaması bu tablodan iki adet olduğu görüşünün ortaya çıkmasına neden
olur: Mona Lisa eserini gördüm, teni pembe, gözleri hafif nemli, hoş bir
gülümseyişi vardı, kaş ve kirpikleri belirgindi. Louvre Müzesinde sergilenen
tabloda kaş ve kirpikler neredeyse yoktur. Dolayısıyla Leonardo da Vinci aynı
tablodan iki tane yapmış olabilirdi. İddialara konu olan ikinci
tablo “Isleworth Mona Lisa” olduğu iddia
edilmektedir. Isleworth Mona Lisa, yani ikinci tablo yaklaşık 300 yıl kayıptır,
1918 yılında ABD’li zengin bir koleksiyoncu olan Hanry Pulitzer tabloyu bulur. Onun
ölümünden sonra yakınları tabloyu İsviçre Bankasındaki bir kasada 2008 yılına
kadar gizler. 2008 yılında hayli zengin iş adamlarından oluşan bir
konsorsiyum bu tabloyu satın alır ve gerçekliğinin araştırılması için bir vakıf
kurar. Sonuçlara göre tablo yüksek ihtimalle Leonardo da Vinci’ye aittir ve
denildiği gibi “Isleworth Mona Lisa” ikinci
tablodur. Bilindiği üzere Leonardo da Vinci’nin ölümü sonrası Menzi, ilk
tabloyu Fransa kralına satar. Tablo 1797 yılına kadar Versailles Sarayını
süsler. Fransız devriminden sonra Louvre müzesine taşınır.
PİCASSO
Şüpheli konumda olmasının nedeni ise daha önce satın aldığı iki heykelin soruşturmaya neden olmasıydı. Pablo Picasso iddiaları reddetti ve hırsızlıkla bir ilgisinin olmadığını savundu. Belki de günümüzde Mona Lisa’nın bu kadar ünlü ve tanınır olmasının nedeni bu kadar kolay çalınmış olması ve Picasso’nun şüpheli olarak kovuşturmaya uğramasıydı. Gün geçtikçe soygun ulusal bir skandala dönüşmeye başladı. Tabloyu bulmak üzere yüze yakın özel dedektif, ayrı soruşturmalar yürütmeye başladı. Picasso’nun masum olduğu anlaşıldıktan sonra Fransız kamuoyunun öfkesi Amerikalılara döndü, çünkü birçok eser zengin koleksiyoncular tarafından illegal yollardan satın alınıyordu. Öte taraftan dünya yavaş yavaş büyük Cihan Harbi’ne doğru sürükleniyordu ve gazeteler her gün Almanlar hakkında yeni komplo teorileri ortaya atıyordu. Bunlardan birisinde Almanların Fransızları aşağılamak için tabloyu çaldığı iddia ediliyordu ki kamuoyu bu teoriyi son derece mantıklı buluyordu. Müze yeniden açıldığında ise son derece şaşırtıcı bir tablo ile karşılaşıldı. Binlerce insan Mona Lisa tablosunun boş çerçevesine bakabilmek için akın akın Louvre Müzesine geliyordu. Tabloyu çalma gerekçeleri ise son derece şaşırtıcıydı. Hırsızlara göre bir İtalyan eseri olan Mona Lisa tablosu, Fransızlar tarafından çalınmış bir eserdi ve evine dönmeliydi. Hırsızlar, bu tabloyu bir İtalyan’a satmayı planlıyorlardı ama skandal öyle büyümüştü ki onlar da ne yapacaklarını bilemez hale gelmiş durumdaydı.
Tablo, aylarca ucuz bir Paris pansiyonunda küflü bir sandığın içinde hırsız Perugia tarafından gizlendi. Hırsız Perugia, tüm yaşananlara rağmen geri adım atmadı. Tabloyu 28 ay saklamayı başardı ve sonunda tabloyu satacak bir İtalyan koleksiyoncu buldu ama polis bu durumdan bir şekilde haberdar oldu. Perugia yakalandığında asıl hırsızın Napolyon olduğunu ve tabloyu Fransızların çaldığını söyledi. Kendisi bu tabloyu ülkesine getirerek İtalyan bir koleksiyoncuya satmaya çalışan vatansever olduğunu iddia etti. Mona Lisa tablosu tam 28 ay sonra müzedeki yerine yerleştirildi. Perugia ise tutuklandı ama bütün dünyanın ilgi odağı haline gelen bu hırsız, sadece 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tablo yerine yerleştirildikten kısa bir süre sonra 1. Dünya Savaşı başladı ve olay kısa sürede unutuldu.