Ruh sağlığı, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen temel bir unsurdur. Bu bilinçle, Antalya Gündem Gazetesi’nde psikolojik rahatsızlıklar, tedavi yöntemleri ve ruh sağlığı alanındaki güncel bilimsel gelişmeleri paylaşarak toplumda bilinç ve farkındalık oluşturmayı amaçlıyorum.

Bilimsel ve etik değerlere bağlı kalarak, ruh sağlığının bireysel ve toplumsal önemini vurgularken, psikolojinin farklı alanlarına dair güvenilir bilgileri geniş kitlelere ulaştırmaya devam edeceğim. Amaç, yalnızca bilgi vermek değil; aynı zamanda bireylerin psikolojik iyi oluşuna katkı sağlayarak, ruh sağlığı konusunda daha bilinçli ve güçlü bir toplum oluşmasına destek olmaktır.

Psikolog Ali Ayboğan

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) NEDİR?

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), bireyin istem dışı ve tekrarlayıcı şekilde zihnine gelen obsesyonlar (takıntılı düşünceler, imgeler veya dürtüler) ve bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmak amacıyla gerçekleştirdiği kompulsiyonlar (tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemler) ile karakterize edilen bir ruh sağlığı bozukluğudur. Genellikle anksiyete bozuklukları içinde değerlendirilse de OKB, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen ve hatta kimi zaman “ruh kanseri” olarak nitelendirilen, karmaşık ve zorlu bir rahatsızlıktır.

OKB’si olan bireyler, obsesyonlarını mantıksız veya aşırı bulsalar da, bu düşünceleri kontrol etmekte zorlanırlar. Bunun sonucunda, rahatsız edici düşüncelerin yarattığı sıkıntıyı hafifletmek için belirli ritüelleri veya kompulsif davranışları tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissederler. Örneğin, kirlenme korkusu yaşayan biri aşırı el yıkama davranışı sergileyebilir veya hata yapma kaygısı taşıyan biri sürekli olarak belirli şeyleri kontrol etme ihtiyacı duyabilir.

Obsesyon Nedir?

Obsesyonlar, bireyin saçma veya mantıksız olduğunu bilmesine rağmen zihninden uzaklaştıramadığı, rahatsız edici, tekrarlayıcı düşünceler, imgeler veya dürtülerdir. Obsesyonlar genellikle yoğun kaygı, korku ve utanç duygularına yol açar.

Obsesyonlar temel olarak iki gruba ayrılır:

            1.         Otojenik Obsesyonlar

            •          Kişinin kendi zihninden gelen, varlığı bile tehdit edici olarak algılanan, aşırı rahatsız edici düşünceler, imgeler veya dürtülerdir.

            •          Genellikle cinsellik, dini inançlar, saldırganlık, kaza yapma korkusu gibi temaları içerir.

            •          Örneğin, kişinin istemediği bir mekânda saygısızca bir söz söyleme düşüncesi veya kontrolünü kaybederek birine zarar verme korkusu otojenik obsesyonlara örnek verilebilir.

            2.         Tepkisel Obsesyonlar

            •          Kişinin gerçekçi bulduğu ve şüphe ile kaygının ön planda olduğu obsesyonlardır.

            •          Kirlilik (bulaşma), düzen, simetri, kontrol ve biriktirme gibi temaları içerir.

            •          Örneğin, bir kapının kilitlenip kilitlenmediğinden emin olamamak ya da ellerin yeterince temizlenmediği hissine kapılmak tepkisel obsesyonlara örnektir.

Kompulsiyon Nedir?

Kompulsiyonlar, obsesyonların yarattığı yoğun kaygıyı azaltmak veya kötü bir olayın gerçekleşmesini önlemek amacıyla yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Ancak bu ritüeller, obsesyonları kısa vadede hafifletse de, uzun vadede OKB’yi daha da güçlendiren bir kısır döngüye yol açar.

En yaygın kompulsiyon türleri şunlardır:

·         Temizlik ve yıkama: Sürekli el yıkama, duş alma, eşyaları aşırı temizleme. Her tuvalet kullanımı sonrası duş almak veya kıyafet değiştirmek. Marketten alınan ürünleri eve sokmadan önce tek tek yıkamak ve temizlemek.

·         Kontrol etme: Kapıların kilitli olup olmadığını, ocağın açık olup olmadığını, ütünün fişinin takılı olup olmadığını, fırın, elektrikli aletleri, ışıkları defalarca kontrol etme.

·         Tekrar etme: Çoğunlukla olabilecek bir felaketi önlemek amacıyla davranışları tekrar etme (örn. kazalar, yakınların ölümü, yakınlara zarar gelmesi vb). Belirli bir hareketi belirli bir sayıda yapmadan duramama (örneğin, ışığı 5 kez açıp kapamak), Aynı şeyi tekrar tekrar söyleme.

·         Zihinsel ritüeller: Kaygıyı azaltmak için özel kelimelerin, imgelerin, sayıların zihinsel tekrarıdır. Örneğin; özel duaların belirlenmiş bir düzen ve sayıda tekrarı, zihinsel sayma, zihinsel liste yapma, yapılan konuşmaları ve eylemleri zihinsel gözden geçirme, istenmeyen zihinsel imgeleri zihinde silme, zihinsel geri alma (un-doing).

·         Sayma ritüelleri: Belirli kelimeleri içinden tekrar etme, kötü düşünceleri “iptal etmek” için iyi düşünceler üretme. Örneğin; Adımları sayma, nesneleri sayma, yüksek sesle sayma, zihinsel sayma

·         Düzenleme ve simetri: Eşyaları simetrik bir şekilde dizme veya belirli bir düzene göre sıralama.

·         Biriktirme: Gerekli olmadığını bildiği halde eşyaları atamama.

OKB’nin Günlük Hayata Etkileri

OKB, bireyin günlük işlevselliğini ciddi şekilde etkiler. İş, okul, sosyal ilişkiler ve aile yaşantısı bu bozukluk nedeniyle sekteye uğratır. Kimi zaman birey, obsesyonlarını tetikleyecek durumlardan kaçınmak için sosyal hayattan tamamen çekilebilir.

Örneğin, kirlilik obsesyonu olan bir birey, halka açık yerlere gitmekten kaçınabilir, umumi tuvaletlerden kaçınabilir ya da kontrol etme obsesyonu olan biri kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden emin olmak için evden çıkmadan önce dakikalarca aynı kontrolü yaparak zaman kaybedebilir.

OKB Tedavi Edilebilir mi?

OKB genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar ve stresli yaşam olayları ile şiddetlenebilir. Erken müdahale bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde arttırır bu nedenle uygun psikoterapi yöntemleriyle, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) teknikleriyle, belirtiler büyük ölçüde kontrol altına alınır. Bilimsel araştırmalar, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ile tedavi gören bireylerin %85’e varan oranlarda iyileştiğini göstermektedir.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), geçmişte nadir görülen bir rahatsızlık olarak düşünülse de, toplumda yapılan araştırmalar bunun en yaygın ruhsal rahatsızlıklardan biri olduğunu ortaya koymuştur. Pek çok kişi yaşadığı belirtileri sakladığı ve profesyonel destek almadığı için gerçek sıklığı uzun yıllar boyunca tam olarak anlaşılamamıştır.

Günümüzde yapılan çalışmalar, OKB’nin toplumda görülme sıklığının %1 ile %3 arasında değiştiğini göstermektedir. Bu oran, Türkiye’de yaklaşık 1,5 ila 2,5 milyon kişinin bu rahatsızlıkla mücadele ettiğini ortaya koymaktadır. OKB belirtileri, dışarıdan bakıldığında sıra dışı veya garip görünebilir, ancak bu durum son derece yaygındır. Unutulmamalıdır ki bu rahatsızlığa sahip olmak “delirmek” anlamına gelmez. OKB, bireyin kendi düşünceleriyle verdiği zorlayıcı bir mücadeledir. Ancak, uygun terapi ve destek ile bu mücadelede başarılı olmak mümkündür. Eğer siz ya da bir yakınınız OKB belirtileri yaşıyorsa, profesyonel bir destek almak önemlidir. Unutmayın, düşünceleriniz sizin değil, yalnızca zihninizin ürettiği geçici misafirlerdir. Onlarla savaşmak yerine, onları kabul edip hayatınızı kontrol altına alabilirsiniz.