Merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem 11 ili yıkıp geçti. Depremin üzerinden bir buçuk ay geçti. Durum hala içler acısı. İktidarın yetersizliğinden söz etmek bile istemiyorum. Çünkü onlar çadır satmakla, seçim oyunları kurmakla meşgul. Partiler, resmen depremi unutup seçimin derdine düşmüşler. Bütün siyasilerin derdi seçimler olmuş. Oysaki bu ülke eşi benzeri görülmemiş bir felaket yaşadı ve yankıları hala devam ediyor. Hala çorapsız çocuklar var, hala yakınlarını enkazların altında yakınlarını arıyor, hala insanlar yaşam mücadelesi veriyor.
Bugün size asıl milletvekili aday adaylarından söz etmek istiyorum. Antalya özelinde CHP için neredeyse 100’den fazla kişi aday adaylığı için başvuruda bulundu. İnanın bu kentte 6 yıla yakındır gazetecilik yapmama rağmen birçoğunu tanımıyorum. Tanımakta istemiyorum. Çünkü sosyal medyalarında paylaştıklarına şaşıyorum. Bugüne kadar depremi görmezden gelenler, milletvekili aday adayı olanlar sempati kazanmak için depremzedelere şov yapıyor. Ben sosyal medyadan paylaşmasınlar demiyorum. Tabi onlarda reklamlarını yapacaklar. Ancak ‘Bu kadar da olmaz’ dedirtiyorlar. Aday adaylarının bazılarının sosyal medyalarını incelerseniz şov yaptıklarını hemen anlarsınız. Bu yaptıkları gazetelerde yer alsın diye adeta birbiriyle yarışıyorlar. Aday olmak, cumhurbaşkanı olmak, siyasetçi olmak, milletvekili olmak, bakan olmak onlar için önemli anlıyorum. Ancak bence insanlık daha önemli.
Sizinle biraz gerçeklerin hayalini kuralım. Düşünün büyük bir deprem yaşamışsınız. Evleriniz yıkılmış, ayağınızda ayakkabı yok. Enkaz altında yakınlarınızı arıyorsunuz. Belki günlerdir yemek bile yememişsiniz. Bir köşede kara kara düşünürken, karşıdan süslü püslü, takım elbiseli arkasında kameralar olan insanlar görüyorsunuz. Yüzlerinde sahte bir gülümseme veya üzüntü. Siz onların ne yapmaya çalıştığınız anda flaşlar patlıyor. O aday adayı ne yaşadığınızı anlamadan size sarılıp, acınızı paylaşmaya çalışıyor. İki dakika elinizi tutup, fotoğraf çektirdikten sonra yanınızdan uzaklaşıyor. Sizi bir köşeye bırakıp başkasına sarılıyor. Sizi yine acınızla baş başa bırakıyor. Sonra alıp sizinle çektirdiği fotoğrafların üzerine iki tane afili söz yazıp paylaşıyor. Daha sonra evinde ayaklarını uzatarak, kahvesini yudumlayıp, kaç beğeni geldiğini keyifle izliyor. Ama oysaki siz hala o acıyı ilklerinize kadar yaşıyorsunuz.
Şimdi bazıları ‘Herkes böyle değil’ diyebilir. Ancak seçim döneminde adayların, aday adaylarının yaptığı her şeyin şov olarak yapıldığını düşünüyorum. Çünkü meclise girdikten sonra bir daha kapınızı çalmıyorlar. Aday adayları haklılar kendilerini göstermek istiyor umarım hep böyle halka yakın olurlar. Unutmazlar. Ancak ben acılar üzerine yapılan siyaseti doğru bulmuyorum. Yardım etmeyin, seslerini duyurmayın demiyorum. Ama bu büyük acıyı yaşayan insanları seçim malzemesi yapmayın. Onların yanına topuklu ayakkabılarla, takım elbiselerle gidip, pişmiş kelle gibi gülmeyin diyorum. Çünkü bu vicdanlı bir insana yakışmıyor. Vicdanı olan insan bunları yapmaz. Benden söylemesi…