2024 ekonomi açısından 'Çok zor geçecek' deniliyordu.

Öngörülen olmaya başladı.

Çarşıda-pazarda, iş dünyasında vs. her alanda her kesimde ekonomik zorluklar kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.

Büyük umutlarla adım attığımız 2024, daha ilk günlerinden itibaren bizleri mali açıdan zorlamaya başladı.

Ancak daha kötüsü geliyor.

Ekonomistler ilerleyen haftalarda işsizliğin artacağını, krediye erişimin daha da zorlaşacağına dikkat çekiyor.

2025'de ise ekonominin kendisini tüm dünyada toplayacağına işaret ediliyor.

Yalnız ülkemiz ekonomisi için ekonomistlerin bazı şartları var.

Bunların başında yapısal reformlar yer alıyor.

Sadece reformlar yeterli değil, küresel ekonominin şartlarına sırt çevrilmemesi gerçekliğini de es geçmemek lazım.

Malumunuz, faiz kararlarının etkisini hep birlikte yaşadık.

Peki, nedir bu yapısal reformlar?

Yargı bağımsızlığı mı, güçler ayrılığı mı, hukukun üstünlüğü mü, liyakat mi?..

Kimilerine göre reformlar bunlar, kimilerine göreyse daha farklı tespitler var.

Yine o kimilerine göreyse farklı tespitteki reformlar iktidarı elinde tutmanın anahtarı.

Kimilerine göre, bu nedenle de bizleri daha da karanlık günler bekliyor.

Kimilerinin bu konuya verdikleri en bilindik, en güncel örnekse Anayasa Mahkemesi örneği.

Bilemiyorum, ne olur, ne biter. Gündemin çok hızlı değiştiği bir ülkeyiz.

Umarım her şey zamların, hayat pahalılığının, kiraların, okul ücretlerinin kısacası enflasyon altında ezilen insanlarımızın dilediği yönde olur.

Hani bir film vardı...

'İsmi ney' diye sorduğunuz kulağıma gelir gibi oldu.

Hatırladım...

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi...

Bir öyküden uyarlanan filmde 80'li yaşlarda bir insanın fiziki görünüşüyle doğan bir bebek var.

İsmi Benjamin...

Bu Benjamin, büyüdükçe gençleşiyor ve yine 80'li yaşlarına geldiğinde bebek görünümündeyken hayata veda ediyor.

Ne güzel film değil mi?

Yaşlı doğdu, yorgun doğdu ama bebek gibi gitti...

Yani ben bizim çocukların durumunu bu filmle ilişkilendirdim ve filmdeki Benjamin'i çok kıskandım.

Bizde de yeni doğan bebekler, 80 yaşındaki insanın borcu kadar borçla doğmuyor mu?

Ya da ufacık çocuklar oyun oynayacakken, geçim sıkıntısı derdine düşmüyor mu?

Oysa Benjamin dertli geldi, dertsiz gitti.

Bizim çocuklarımızsa dertli başlayıp, dertli noktalıyor.

Kalın sağlıcakla...