Evrensellik siyasal, toplumsal, sosyal alanlarda bütün insanların akılcı bir bakış açısı sonucunda ulaştığı, kesin olarak benimsediği, her yerde, her zaman ve herkes için nesnel ve doğru bilgiler, genel geçer ilkeler olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle herhangi bir yerde, bin yıl önce, bugün ya da bin yıl sonra objektif bakış açısına, belirli bir bilgi birikimine, kültürel alt yapıya sahip kişilerin bir araya gelerek yapacakları bir değerlendirme sonucunda, bir konu hakkında varacakları yargının geçerli ve akılcı bulunarak savunulması denilebilir.

Ortaya çıkan düşüncenin/bilginin akılcı, ahlaki ve faydacı olması gerekir. Normal insanların ve toplumların, normal şartlarda ortaya çıkan sonuca itiraz etmemesi ve haklı bulması gerekir. Örneğin İnsan öldürmek kötü ve yanlış bir davranıştır. Tarihte milyonlarca öldürme olayı yaşansa da tüm toplumlar, her zaman bu eylemi kötü ve yanlış bulur. Genel geçer bir kuraldır. Hırsızlık ya da ırk ayrımcılığı da aynı durumdadır.

Tarihin derinliklerinden günümüze kadar ulaşmış, dünyanın her yerinde nesilden nesile aktarılan birçok olayın, kişinin, düşüncenin ortak özelliği evrenselliktir. Sokrates’i iki bin yıldan uzun bir süre sonra tanıyor ve söylediklerini okuyup kabul ediyorsak verdiği evrensel mesajlar sayesindedir. Budha, Konfiçyus, Gandi’nin öğreti ve davranışları, Moliere’in Cimri’si, Sheakspeare’in Venedik Taciri, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı, Kafka’nın Dava’sı, Da Vinci’nin eserleri günümüzde tüm dünyada bilinip anılıyorsa, aktarılıyorsa evrensel kültürün birer ürünü olmalarındandır. Bu mesajlar herhangi bir yerdeki ilk defa öğrenen, akıl sahibi, objektif bakabilen bir kişiye aktarıldığında bu kişilerin iyi şeyler yapmış, iyi eserler vermiş olduklarını anlayacak ve kabul edecektir. Bunlara kısaca ‘Evrensel Değerler’ diyebiliriz. Bireysel olarak sevip sevmememiz, beğenip beğenmememiz bunu değiştirmez.

Evrensellik bağlamında Bilge Önderimiz Atatürk’ü izlediğimiz zaman sadece birkaç sözünü aktarmamızın yeterli olacağı düşüncesindeyim.

             -Zorunluluk olmadıkça, savaş bir cinayettir.

-Yurtta barış, dünyada barış.

-İnsan, mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını da düşünmelidir. Kendi milletinin mutluluğuna ne kadar önem veriyorsa, bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye, elinden geldiği kadar çalışmalıdır.

-Eğer sürekli bir barış isteniyorsa, insan kütlelerinin durumlarını iyileştirecek uluslararası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.

-Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletlerarasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır. Bu sözleri söyleyen Cumhur reisi değil, sadece Türk Milleti’nin bir ferdi olarak Mustafa Kemal’dir.

-Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.

-Vatandaşlar ancak mahkeme kararıyla cezalandırılırlar.

-Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.

-Cehaletle savaş düşmanla savaştan daha az önemli değildir.

-Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

-Öğretmenler Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.

-Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

-Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür.

-Doğruyu söylemekten korkmayınız.

Evrensellik tanımını hatırlayacak olursak bin yıl önce ya da sonra, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan ve tanıma uyan herhangi bir bireyin önüne Atatürk’ün sözlerini koyduğunuzda hiç tereddüt etmeden imzasını atacağından hiç şüpheniz olmasın. Bu evrenselliğe ulaşmaktır. Sağlıcakla…