Çok uyanık bir insansınız. Eğitimli, prensipli, bilgili ve dikkatlisiniz. Eli sıkısınız. Sizi asla kimse dolandıramaz. Acaba öyle mi? Asla “asla” demeyin. Sizi de dolandırabilirler. Anlatınca bana hak vereceksiniz.

İsmi sahte, cismi sahte iki profesör, sahte bir baş analist, sahte finans şirketleri, sahte haberler, sahte web siteleri, sahte yatırım araçları, sahte kazançlarla örülmüş bir örümcek ağına takıldığınız zaman neredeyse hiç şansınız olmaz. Çok aşamalı, detaylı çalışılmış, teknoloji ve dijital dünyanın olanaklarının kullanıldığı, adım adım yürüyen bir plan var ortada. Bu, gelmiş geçmiş en büyük dolandırıcılık olayı olabilir.

Her şey Temmuz-Kasım arası 4 aylık bir sürede olup bitiyor. Her meslek grubundan, her yaştan ve her eğitim grubundan binlerce mağdur var. Söz konusu para miktarı yüz milyonlarla ifade ediliyor. Kişi başı ortalama 500 bin lira civarında bir kayıptan söz ediliyor. Bu sayı artabilir. 240 kişilik Whatsapp  “HG Mağdurları” grubu oluştuğunu biliyoruz. Grubun üye sayısı her geçen gün artıyor.

Peki, nasıl oldu?

İnstagram ve Meta (Facebook) platformlarında bir paylaşıma rastlıyorsunuz. “X Hocamız dünya borsa yarışmasına katılacak. Desteklemek isterseniz linki tıklayınız. Ücretsiz borsa eğitimi almak için linki tıklayınız…” Tıkladığınızda Whatsapp grubuna yönlendiriliyorsunuz. Özel linkle girilen bir platformda borsa konusunda ücretsiz eğitimler verilmeye başlanıyor ve hisse senetleri öneriliyor. Ve bu hisse senetleri yükselmeye başlıyor.

Bu nasıl oluyor?

Hacmi düşük hisselere belli sayıda kişi yüklü para ile girerse hisse bir süreliğine yükselebilir. Zaten mağdurlar da ciddi meblağlarla alım yapmışlar. Ayrıca bu gruptan bağımsız daha önceleri kurulmuş yüksek üyeli Telegram gruplarında da aynı anda birçok kişinin bir hisseye yatırım yapması sağlanabiliyor. Ve kehanet(!) gerçekleşmiş oluyor. “Her söylediği hisse yükseliyor, hocamız bu işi herkesten iyi biliyor…” Zaten (Sahte) Yatırım Yarışmasında dünya ikincisi olmuştu. Oysa gerçek bambaşka.

Hem isabetli tahminlerle hem de ders esnasında sürekli yatırımcıyı koruyormuş gibi konuşmalarla güven sağlanmış oluyor. Sağlanan güven sayesinde kapalı gruplara alınan kişiler ikinci aşamaya taşınıyorlar. Bunu sağlamak için derslere girerek, sorulan sorulara yanıt vererek ve bir papağan ikonuna tıklayan üyelere puan veriliyor. Puanlar paraya çevrilerek günde 200 lira gibi bir kazanç sunuluyor. Haftada toplam 5 milyon gibi değişen miktarda para dağıtacaklarını da sık sık tekrar ediyorlar. Biriken paraların 150 bin (?) kişinin İBAN’larına göndermek zor olduğundan ve kara para aklamak gibi algılanacağından söz ediliyor. Çözüm olarak, üyelerin bir uygulama yüklemeleri ve Kriptopara borsasına hesap açmaları isteniyor. Ödüllerin bu hesaplara yatırılacağı söyleniyor. Bunu desteklemek için İngiltere merkezli HG isimli dünya çapında yatırım şirketinin Türkiye temsilciliğini aldıklarını belirtiyorlar. Bizim borsada işlerin kötü gittiği artık boğa sezonuna giren Kriptopara tarafında kazanç sağlanacağı da ekleniyor.

İkinci aşama Eylül ayında başlıyor.

Uygulamayı yükleyen kişilerden “kimlik doğrulama” adı altında kimliklerinin ön ve arka yüzlerinin fotoğrafları ve başka kişisel bilgileri talep ediliyor. Önerilen her token anında 2-3 kat yükseliyor. Oysa tamamen uydurma bir borsa ekranı görüntüsü ve tamamen sahte tokenler söz konusu. Birkaç tekrardan sonra insanlar kendilerine verilen İBAN’lara para yatırmaya başlıyorlar. Bu İBAN’ların farklı bankalardan çok sayıda kişi ve firma adına olması dikkat çekici. Yatırılan miktarlar ise genellikle milyon liranın üzerinde. Oradaki büyük kazancı gören bazı kişiler kredi çekip, evini satıp, arabasını satıp para gönderiyorlar. Kazancın ne kadar olduğunu örnekle ifade edersek; (60.000 USD) yatıran bir mağdurun hesabında görünen para (900.000 USD). Çoğu üyenin hesabı buna benzer durumda. İş, kazanılan parayı çekmeye gelince “Vergi (?) ödemeniz gerekiyor. Vergiyi ödedikten sonra paranızı çekebilirsiniz” diyerek ikinci bir vurguna zemin hazırlanıyor. O da az para değil. Örneğin (1.200.000 lira) yatıran bir kişiden (400.000 lira) gibi vergi adı altında para isteniyor. Bazı mağdurlar bu vergiyi de yatırıyor. Ama yine parasını çekemiyor. Grupta yazdığı zaman ise; paralarını rahatça çektiklerini söyleyen onlarca Trol harekete geçiyor.

Kasım ayı ortasına kadar işler bu şekilde sürüp gidiyor. Parasını çekemeyenler çoğaldıkça insanlar dolandırıldıklarını anlıyorlar.

Emniyete ve Savcılığa başvurular yapılıyor. Başvuru sırasında kendileriyle alay edildiği ve fırça atıldığı söyleniyor. Belirtmek gerekir ki; hiçbir görevlinin mağdurlara bu şekilde davranmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Yetkililer görevlerini yapmalı ve mağdurlara yardımcı olmalıdırlar.

Bazı savcılıklardan “Basit Yalan” gerekçesiyle takipsizlik kararları verilmesi moralleri bozuyor.

Oysa burada son derece detaylı, adeta mühendislik çalışmasıyla hazırlanmış nitelikli bir dolandırıcılık söz konusudur. Yazılımcı, hukukçu, finansçı, iletişimci desteği olmaksızın uzmanlık, planlama ve disiplin gerektiren böyle bir dolandırıcılık hayata geçirilemez.

Bugünlerde bazı dilekçelerin kabul edilip bazı kişilere yakalama kararlarının çıkarıldığı konusunda güzel haberler de gelmiyor değil.

HG vurgunundan hemen sonra İngiliz profesör ve asistanı kisvesiyle benzer ikinci bir işe girişildiği şeklinde duyumlar geliyor. Sosyal medyada reklam yapmaya başlamışlar bile. Uydurma isimlerle yeni tezgahlar kurulduğu, hatta mevcut büyük bankalarımız ve holdinglerin adını kullanmaktan çekinmedikleri de anlaşılıyor. Bu pervasızların mağdur ettikleri canlara yenileri eklenmemesi için vatandaşlarımızın dikkatli olmasında yarar var. Yetkililerden bu konularda vatandaşları koruyucu yönde ciddi önlemler almalarını ve mağduriyetlerin en kısa zamanda giderilmesini bekliyoruz.

İnsanlarımızı uyarabilmek için olabildiğince özetlemeye çalıştım. Konunun epeyce teknik detayları var. Onları ve dikkat edilmesi gerekenleri bir başka yazıya bırakalım. 

Değerli dostlar, bu olayda Borsanın ya da Kriptoparanın hiçbir suçu yok. Mağdur vatandaşlarımız ise; duyguları ve umutları manipüle edilerek hile ile paraları ellerinden alınmış, alçakça kandırılmış ve dolandırılmışlardır. Alay edilecek, ayıplanacak, utanılacak bir şey yok. Herkesin başına gelebilir. Sizin başınıza gelmezse yakınlarınızın başına gelebilir. Nasrettin Hoca’ya atfedilen bir hikaye vardır. Hırsızın hiç mi suçu yok.

Namussuzlar, hırsızlar, dolandırıcılar kol geziyor. Aman dikkat! Sağlıcakla…