Charlie Chaplin sessiz sinemanın dahi komedyeni ve trajik kahramanı, insanlığın duygusal derinliklerini ve mizahını aynı anda yakalamayı başaran, zamanın ötesinde bir sanatçıydı. O’nun bir sözü vardır. "Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir."

Bu özdeyiş yaşamlarımız üzerinde düşünmeme neden oldu. Hayat trajediden mi ibarettir? Yoksa hepten komedidir de, biz mi fark etmiyoruz? Aslında bu soruları farklı sosyal sınıflardan ve farklı kuşaklardan birilerine sormak gerekebilir.

Komedi ve trajedi birbirinden tamamen farklı gibi görünse de, hayatta sıkça iç içe geçerler. Ve belki de birbirinin kronolojik takipçileri olabilirler. Yaşamlarımız, çoğu zaman bizleri güldüren ya da ağlatan ilginç ve çelişkili anılarla doludur. Çoğu zaman, başımıza gelen talihsiz olaylar -yaşandığı anda- trajik görünür. Ancak, bu olayları biraz zaman geçtikten sonra oturup düşündüğümüzde, komik yanlarını fark edebiliriz. Örneğin, küçük yaşlarda gidilen yatılı okulda ya da askerlikte yaşananlar o an için kabus gibi gelebilir. Sonraları o kabusların aslında bizi biz yapan zorlu deneyim kazanma egzersizleri olduğunu anlarız. Orada hem yeni bilgiler kazandığımızı hem yeni deneyimler ve dostluklar edindiğimizi çok sonraları ‘yaşadıkça’ anlayabiliriz. Yıllar sonra arkadaşlarımıza anlattığımızda ya da bir araya geldiğimizde o dönemde yaşadığımız zorluklar, komik hikayelere dönüşür. Ağlanılası askerlik anılarını anlatırken kahkahalarla gülen asker arkadaşlarını hepimiz görmüşüzdür. Aslında bahsedilen konu çoğunlukla trajedidir. Başka bir deyişle ağlatıdır. Ama onlar bu olayları anlatırken komedi ambalajına koyarlar. Bu tutum, insanın derinlerdeki travmalarını bir tekmeyle daha derinlere göndermek arzusuyla ilgilidir. Travmayı unutma, yansıtma, gömme amaçlarının dışında “Seni yendim, bak gülebiliyorum” diyebilmektir.

Bir başka açıdan bakacak olursak; trajedi gerçeklik, komedi ise kaçıştır. Doğu toplumlarının yaşamı derin yara izleri bırakan anlamsız kavgalarla sürer. En büyük eziyeti gören kişi, sırası geldiğinde en büyük eziyeti yapan kişiden başkası olmayacaktır. Bu anlamsız döngüden kurtulamadıkları gibi başkalarının da o çukurdan çıkmasını istemezler. Herkes birbirinin paçasına yapışarak ilerlemesini engeller. Bu toplumların yaşadığı esaret sarmalı tam anlamıyla trajedidir. Peki, buradan komedi çıkar mı? Çıkar. Hem de bal gibi çıkar. Kişi o esaret zincirini zihninde kırdığı anda gerçekte de kırar ve bir yolculuğa çıkmalıdır. Kalırsa acı çeker. Üzerler onu. Paçasından tutup çekerler. Gidebilirse özgür beyinlerin, şişkin cüzdanların, iyimser insanların yaşam alanına vardığında komedinin gücünü ve etkisini anlayacaktır. Travmalarından kurtulduktan sonra da geçmişte yaşadığı saçmalıkları komedi ambalajında anlatıp –gerçekten- gülüp kahkaha atıp eğlenebilecektir. Zamanla eski yaşamını anlatarak kendini ve etrafındakileri güldürmeyi başaracak komedyen bakış açısına kavuşacaktır. Bunu coğrafi açıdan ve sosyo-kültürel açıdan bir sıçrama olarak nitelendirebiliriz. Zihinsel açıdan desteklendiği ölçüde iyileşme daha çabuk olacaktır. Bu duruma bir çeşit (aydınlanma) diyebiliriz. Çünkü trajedide takılı kaldığınız sürece karanlıktasınız.

Bir de yıllara ve uzaklıklara bağlı olarak trajediden komedi tarafına geçiş söz konusu olabilir. Trajedinin yaşandığı ve yüceltildiği toplumlardan ne kadar uzak olursanız o kadar çabuk normalleşirsiniz. Gülmeyi tekrar hatırlayabilirsiniz.

Yıllara bağlılık ise; yaşanmışlığın getirdiği özgüven ve kavrayış ile genellikle daha büyük yaşlarda daha toleranslı, daha olgun, daha özgür bir zihinle geçmişin trajedisini bugünün komedisine çevirebilme yeteneği kazanmayı ifade edebilir. Öyle ya, 90 yaşında bir kişiye hayatın anlamını sorarsanız sizi aydınlatmak için elinden geleni yapacaktır. Ama sözlerine gülümseme ile başlayacaktır.

Yani, Chaplin'in dediği gibi, hayatın trajedi ve komedi unsurları, deneyimlerimiz ve zamanla değişen bakış açımız sayesinde daha anlamlı hale gelir.

Hayat, aslında büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Bu sahnede oynanan her oyun, hem komik hem de trajik unsurlar barındırır. Shakespeare'in oyunlarını düşündüğümüzde, bu oyunların çoğunda trajedi ile komedinin iç içe geçtiğini görürüz. Hayat da tıpkı bu oyunlar gibi, sürprizler ve çelişkilerle doludur.

Hayatın komik ve trajik yönlerini aynı anda görebilmek, bakış açımızı genişletmekten geçer. Başımıza gelen olayları farklı açılardan değerlendirdiğimizde, her olayın hem güldüren hem de düşündüren yanlarını keşfedebiliriz. Bu, zorluklarla başa çıkmamıza ve hayatın tadını çıkarmamıza yardımcı olur. Sağlıcakla…