Ülkenin gerçekten çivisi çıkmış durumda. Bir kesim açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken, bir kesim ise büyük bir zenginlik içinde hayatın tadını çıkarıyor.

Bu uçurumun sebebi ne diye sormaya gerek yok. Çünkü sebebinin hükümet olduğu gün gibi ortada. Yaşanılan denetimsizlikler bazılarını zengin ederken, bazılarını ise fakirliğe itiyor. Asgari ücrete gelen zamdan hemen sonra marketlerdeki raf fiyatları ışık hızıyla artmaya başladı. Aslında enflasyondan ziyade vatandaşları rahatlatacak bir adımda serbest piyasa politikasını ortadan kaldırmak. Birçok işletmeden şunu duyuyorum: “Kolayı 10 liraya alıyorum 70 liraya satış yapıyorum.” Bu en alttaki tabaka. Siz bir de üst tabakayı düşünün.

Alt tabaka demişken aklıma bilin bakalım kim geldi? Tabi ki emekliler geldi. Emekliler gerçekten artık yaşamayı bırakın, ölmek için gün sayıyorlar. Çünkü ölmek onlar için daha rahat yaşamaya güçleri kalmadı. Türkiye’de emekli olması gereken ancak emekli olmayan milyonlarca insan var. Devletin onlara uyguladığı adaletsizlikten dolayı emekli artık yaşamak istemiyor. Emekliler ile ilgili konuştuğum herkes şu cümleyi kullanıyor: “Bunu hak ediyorlar. Şu andaki hükümet onlar yüzünden bu kadar güçlü. Seçimden önce ağızlarına bal çalınmıştı. Şimdi seçim yok diye ağızlarına bal sürmeyecekler. Bunu hak ediyorlar.” Aslında bir nebze haklı olsalar da yıllarca bu ülkeye emek vermiş emeklilerinde hakkını onlar savunmasa da savunmak zorundayız. Bugün çalışıyor olabiliriz ancak yarın bizde emekli olacağız. Onların aldığı veya alamadığı bütün haklar bize miras kalacak. Onun için emeklileri de asgari ücretliler gibi ezdirmemek gerek. Şimdi yılbaşından sonra açıklanacak olan emekli maaşlarını dikkatle takip etmeliyiz. Unutmayın bugün onlara yarın bize.