Lenin’in çok bilinen bir hikayesi var. Onu sizinle de paylaşmak istedim.

Bir gün bir adam Lenin’e gelir derki ‘Halka bu kadar kötü şey yapıyorsunuz. Halk sizden şikayetçi ancak yine de iktidardasınız. Bunu nasıl beceriyorsunuz?’

Bu sohbet bahçede geçiyor. Lenin ufak bir gülümsemeyle ‘Sana bunu bir örnekle anlatayım’ diyor ve eline biraz buğday alıyor. Tavuklara sesleniyor. Lenin ellerindeki buğdayla tavuk beslemeye başlıyor. Sonra o tavuğu yakalayıp, tüylerini yolmaya başlıyor. Tabi tavuk çığlık çığlığa kaçıyor. Aradan biraz zaman geçiyor. Lenin yine eline biraz buğday alıp, az önce yolduğu tavuğu çağırıyor. Tavuk yolunmasını unutup, buğdayı yemeye devam ediyor. Lenin tavuğu bir kez daha yakalayıp, tüylerini yoluyor. Aynı çığlıklar bir kez daha yaşanıyor. Lenin bu olayı iki üç kez daha yapıyor. Tabi yanındaki adam şaşkınlıklar içerisinde. Lenin adama dönüp, ‘İşte tamda durum bu’ diyerek gülümseyip, uzaklaşıyor.

Şimdi buradan çıkarılması gereken birçok ders var. Tabi alabilene. Maalesef dün açıklanan asgari ücret kimseyi memnun etmedi. Çalışanlar, 22 bin 104 lirayla açlık sınırının altında yaşamaktan şikayet ederken, işveren ise bir işçinin maliyetinin 35 bin liraya çıkmasına isyan etti. Uzaya giden ülkemiz açıklanan rakamlarla uzaydan bir adım daha uzaklaştı.

Nasıl oluyor da halk buna ses çıkarmıyor diye düşünebilirsiniz. Eğer bu soruyu hala sorabiliyorsanız dönün Lenin örneğine bakın. Ben hükümeti Lenin’e benzetmiyorum. Sadece o tavuk biz olabilir miyiz? Diye düşünmenizi istiyorum. Bir avuç buğday için tüylerimizin yolunmasına değer mi?