İçeriğindeki vitamin ve minerallerle hem lezzet hem de şifa kaynağı. Antik dönemlerden bu tarafa, asırlardır, sofraların başköşesinde yer alıyor.
Tahmininiz doğru mu bilmiyorum ama bugün yazımızın da başköşesinde ‘Zeytinyağı’ yer alıyor.
Çok değil, geçtiğimiz yıl yüzde 30’lara varan rekolte artışının yaşandığı zeytin üretiminde bu yıl yüzde 35 kayıp söz konusu.
Dünya zeytinyağı pazarının bir numarası durumundaki İspanya’da geçtiğimiz yıl etkisini gösteren olumsuz iklim koşulları maalesef bu yıl bölgemizde de etkili oldu ve sonuç olarak, ekim ayının gelmesiyle başlayan sıkım süreci bazı sorunları da beraberinde getirdi.
İçinde ekonomi olan ve Antalya’yı yakından ilgilendiren her konuya çok fazla ilgi duyuyorum ancak yoğunluğum nedeniyle bir süre bu tarz toplantılardan uzak kalmak zorunda kalmıştım. Bu periyotta kaçırdığım bir program da Antalya Ticaret Borsası (ATB) tarafından düzenlenen ‘Zeytinyağı Sektörel Analiz Toplantısı’ oldu.
Zeytinyağı konusunu her yıl yakinen takip ederim. Başta ATB ve ANTBİRLİK olmak üzere gerek tüccarlarla gerek çiftçi Mehmet amcayla konuşup her yıl onlarca gazete ve TV haberine imza atmışımdır. Neyse, konuyu fazla dağıtmadan söze girelim.
‘Zeytinyağı Sektörel Analiz Toplantısı’ ile ilgili haberlere göz gezdirirken ATB Meclis’i ile Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi üyesi Zafer Tan’ın ifadeleri dikkatimi çekti. Zeytinde yüzde 50’ye yakın rekolte kaybı beklediklerini belirten Tan, “Bu yıl zeytinde yok yılı” açıklamasında bulunmuş.
Çok büyük öneme sahip bu tespitlerin basında paragraf arasına sıkıştırılmasına kızarak Tan’ı aradım ve kendisiyle konuyu enine-boyuna görüştük. Haberler hiç iç açıcı değil!
Yaşanan iklim değişiklikleri nedeniyle zeytin üretimimizde yüzde 35’lik bir düşüş yaşandı. Diğer bir ifadeyle geçtiğimiz yıl 73 bin ton olan rekolte, mevcutta 40 bin ton civarına geriledi.
Bu ne manaya geliyor derseniz, cevabım 2022’de 14 bin ton zeytinyağı alırken, bu yıl 6 bin ton zeytinyağı alacağız.
6 bin ton zeytinyağı için sıkım işlemleri başladı ve öngörülen fiyatlar ciddi derecede yüksek rakamlara ulaşmış durumda.
Yemeklik grupta yer alan zeytinyağları 200 TL’den piyasaya sürülmeye hazırlanıyor. Kahvaltılarda ekmeğini banarak yediğiniz sızma zeytinyağı ise 250 TL’den başlayan fiyatlarla müşterilerini merhaba demeye hazırlanıyor. Bu arada hatırlatayım, geçtiğimiz yıl asit oranı en ideal seviyede olan sızma zeytinyağının litresi 110 TL’den satılmıştı.
Bu işin bir de ihracat ayağı var. İspanya’daki sıkıntı devam ederken gözler dünya zeytin üretiminde ilk dört ülke arasında yer alan Türkiye’ye çevrilmiş durumda.
Bu noktada, zeytinyağını döviz üzerinden yurtdışına satarak daha fazla kazanç sağlamak isteyenler elbette olacaktır ve stokçular nedeniyle zeytinyağı maalesef karaborsaya düşebilir. İhracat noktasında hükümetin kasım ayı başında alacağı karar, bu konudaki soru işaretlerini ortadan kaldırabilir. Bekleyip göreceğiz.
Ayrıca salamuralık zeytinde de büyük sıkıntılar yaşanıyor. Kahvaltınıza koyduğunuz zeytinin de fiyatı ciddi bir sıçrama gösterirse hiç şaşırmayın.
Sonuç olarak, zeytin bu yıl gerçekten yok yılını yaşıyor. Zeytinyağı fiyatlarının el yakması ise hemen hemen kesinleşmiş gibi gözüküyor.