Tarihte bugün sizlere çok bilinmeyen ancak herkesin duyduğunda şaşırdığı bir olay anlatacağım. Tarih 29 Haziran 1923 yer Taksim. Birleşik Krallık işgal kuvvetleri komutanı General Harrington, İstanbul’dan ayrılmadan hemen önce Fenerbahçe’ye bir futbol maçı teklifinde bulunur. İsmet İnönü, Lozan Barış Konferansı’nda ülkenin tam bağımsızlığı konusunda çabalarken oynanan bir maçtır bu. İngiliz işgal kuvvetlerinden General Harrington, Fenerbahçe spor Kulübü’ne telgraf çeker ve maç teklifinde bulunur. Fenerbahçe, İngiliz işgali sırasında ülkenin gurur kaynağıydı işgal kuvvetlerini her zaman dize getirmesini başarıyordu. Fenerbahçe, bu isteği kabul eder. Sonrasında Galatasaray, bu maçta en iyi oyuncularını Fenerbahçe’ye verip bu maçta birleşme teklif eder bu Fenerbahçe tarafından kibarca reddedilir. Binlerce kişi tribünlere akmıştır. Anadolu yakasından birçok Türk, motorlarla maça akın etmiştir adeta. Statta inanılmaz bir gürültü vardır. İngilizler maça en iyi oyuncularıyla karma bir kadro yaparak çıkmıştır. Fenerbahçe ise tarihi maça Şekip, Hasan Kamil Sporel, Cafer, Kadri, Yavuz İsmet, Fahri, Sabih, Alaaddin, Ömer Tanyeri, Bedri Gürsoy Ve Zeki Rıza Sporel kadrosu ile çıkmıştır. Kaptan Hasan Kamil Sporel önderliğinde sahaya gelen kanaryalar, on binlerce Fenerbahçeliyi selamlayarak sahaya dizilmiştir. Artık heyecan doruktaydı işgal kuvvetleri adına İngiliz karması maça çok iyi başlamıştı ve sürekli akınlar geliştiriyordu. Tribünlerde çıt çıkmıyordu. Fenerbahçe kötü günündeydi, her zaman İngilizleri dize getiren o cesur yüreklerin ayaklarına prangalar bağlanmıştı sanki. İşgal kuvvetleri, baskılı oyunu sonucunda golü bulmuştu. Herkeste bir hayal kırıklığı vardı, general sevinçli ve mutluydu. Nasıl mutlu olmasın ki? Fenerbahçe karşısında oynadıkları 50 maçın 47’sinde sahadan mağlup ayrılmıştı. Bu maçta futbolcularına Fenerbahçe’yi ezeceksiniz emri vermişti. Futbolcuları ilk yarı için bu emri yerine getirdiler. Fenerbahçe yine taraftarlarının büyük desteği altında 2. yarı için sahaya gelmişti. 2.yarıda Fenerbahçe çok daha coşkuluydu. İşgalciler adeta sinmek üzereydi. Fenerbahçe tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olan Zeki Rıza Sporel, 60. dakikada attığı golle skoru 1-1 yapmıştı. Tribünler çığlık çığlığa bağırıyordu Fenerbahçe onları bir kez daha mutlu etmek üzereydi. Beraberlik golünden sonra da Fenerbahçe’nin baskısı devam etmekteydi. Tribünler “ya ya ya şa şa şa fenerbahçe çok yaşa” tezahüratları futbolculara gaz veriyordu. Dakikalar 74’ü gösteriyordu, ilk golün sahibi Zeki Rıza Sporel sert bir vuruşla işgal kuvvetlerinin filelerini 2. kez sarsıyordu ve takımını öne geçiriyordu. İşgal kuvvetleri komutanı general çok öfkeliydi. Fenerbahçe karşısında 48. mağlubiyetini almak üzereydi. İlerleyen dakikalarda Fenerbahçe direndi rakibine ve işgal kuvvetlerini bir kez daha mağlup etti. Taraftarlar sahaya inmiş, futbolcuları sırtına alarak çıkarmışlardı. Futbolcuların ellerinde o gümüş kupa… hem de işgal kuvvetleri komutanı General Harrington’ın ellerinden almışlardı kupayı. Büyük bir coşkuyla stattan çıkıldı ve Beyoğlu’nda zafer kutlandı. Gelecek olan tam bağımsızlığın da haberiydi bu zafer her şeydi, dirilişi içerisinde bulunduran en önemli etkenlerdendi. Maçtan sonra sahada ter döken futbolcularımızdan bedri gürsoy aynen şu demeci vermiştir: “hem havan topuyla, hem de futbol topuyla savaşan tek ülke biziz.” ne denir ki başka. bu bir milli zaferdi. Maç gecesi Lozan’da bulunan İsmet İnönü, Fenerbahçe spor kulübüne “Heyetimiz adına hepinizi tebrik eder, gözlerinizden öperim.” diye bir telgraf göndermişti.