Peki neden engel olunmuyor?

Yetkililerin göz yumduklarını düşünmek istemiyorum. ‘Yasal mevzuat yetersiz’ mazeretine de sığınamazlar. ‘Biz yakalıyoruz, yine geliyorlar’ demek de anlamsız. Çünkü Antalya’nın sürekli uygar bir yaşam sunan, temiz ve düzenli bir kent olmasını sağlamakla görevlisiniz. Bunun için maaş alıyorsunuz. Yasa, yönetmelik ve görev tanımlarında açıkça her türlü yetki var. Gerekli araç gereç ve personel de var. Emniyet, Belediye ve İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine görevlerini öğretecek değiliz. Ancak hatırlatmak ve yasal yetkilerin kullanılmasını talep etmek de vatandaşlık görevimiz.

Uygar bir toplum olmak istiyorsak, kent yaşamının düzenli ve güvenli olmasını istiyorsak en az yetkililer kadar sorumluyuz. Öncelikle görmezden gelmemeliyiz. Asla bu kişilere para vermemeliyiz. Vicdanımızı sömürdüklerini bilmeliyiz. Yardımseverlik başka bir şey. Ama kesinlikle para vererek ışıklarda dilenmeye zorlanan aciz insanlara iyilik etmiyoruz. Aksine onlara kötülük ediyoruz. Çünkü onları zor hava şartlarında, çeşitli tehdit ve tehlikelere açık bir şekilde dilenmeye zorlayan asalak suçlulara iyilik etmiş oluyoruz. Bunu anlamamız gerekiyor.

Ortada birden fazla Türk Ceza Yasasına aykırı durum (Suç) ve Kabahatler Yasasına aykırı durum (Kabahat) var. Hepsinin yaptırımları, önleyici tedbirleri var. Bu yüzden ilgili kurumlara bildirmemiz ve müdahale edilmesi için ısrar etmemiz gerekir.

Aynı şekilde yüksek sesle mahalle aralarında ya da kent merkezinde seyyar satıcılık yapıp çevreyi rahatsız eden, gürültü ve görüntü kirliliği yaratanları da ilgili kurumlara bildirmeli ve müdahale edilip edilmediğini takip etmeliyiz. Kentlilik bunu gerektirir.

Gençler başta olmak üzere hiç kimse öğüt almayı sevmez. Yetkililer de eleştirilmeyi sevmez. Ancak bu konu göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Zira deve kuşu kafasını kuma gömerek tehlikeden kurtulamaz. Yetkililer bizim vergilerimizle bizim daha mutlu ve huzurlu yaşamamız için bizim adımıza o görevlerde bulunuyorlar.  Onlara yardımcı olmalı ve duyarlılık oluşmasına katkıda bulunmalıyız. Küçük şeyleri çözmek aslında büyük şeyleri çözmemin anahtarıdır.

Antalya’nın son birkaç yılda ne kadar değiştiğini, kalabalıklaştığını hepimiz yaşayarak görüyoruz. Trafiğe çıktığımızda -birkaç yıl öncesine nazaran- işlerin iyiye gitmediğini anlayabiliyoruz. Şimdiden düzenleyici önlemler alınmazsa bir kaç yıl içinde kentimizi tanıyamayız. Kentimizin iyiye gitmesine birey olmak ve katılımcı olmakla en iyi şekilde katkı sağlayabiliriz. Bunu yapabiliriz. Yapmalıyız. Sağlıcakla…