Onyedi yaşındaydım.

Ailemden ilk kez ayrılıyordum.

Üniversite sınavında, İdealim olan bölümü, idealim olan üniversitede kazanmıştım.  O zamanlar Ankara’nın dışında kalan kampüsün içindeki 4. yurda verdiler beni.

Sudan çıkmış balıktım.

Bölümde, fizik dersinin ilk günü hocamızın “lisede yarıktan elektron geçisi deneyini yaptınız değil mi? Şimdi de o elektronun yüzeye çarpmasını inceleyeceğiz” dediğinde anladım paralel evrene geçmekte olduğumu. Mezun olduğum Antalya Lisesi’nin o günlerdeki imkanları ile değil elektronu bir futbol topunu bile bir yerden geçirecek laboratuvarımız yoktu maalesef. Biz bahçede kaleler kurarak yapıyorduk o işi.

O okulda bilimi öğrettiler bize…

Tabi sadece dersler olsa sorun kolay. Bir de evin dışına ilk çıkış zordur. Yeni tanıştığınız insanlarla aynı odada uyursunuz. Aynı mekanda çalışır, yıkanır, yemek yer, yaşarsınız. Birbirinize destek olursunuz.

O yurtlarda birlik olmayı öğrettiler bize.

Tabi okul ODTÜ ise bunlardan başka şeyler de öğrenirsiniz. Mesela bir gösteri sırasında rektörlük önünde ölen öğrencilerin isimlerini, ABD büyükelçisinin arabasının nerede ve nasıl yakıldığını…

Her sabah yurtlar bölgesinden bölümlere giderken görürsünüz stadyumda dev gibi DEVRİM yazısını. Bunların hepsi ayrı birer öğretidir aslında.

Başka bir havası vardır ODTÜ’nün.

Yurt geceleri ya king oynayarak ya da siyasi tartışmayla geçer. Eskiler vardır çok bilgili. Ama sizi de dinlerler. Ufkunuz genişler. Sol görüşü de öğrenirsiniz alternatiflerini de, hardrock da dinlersiniz türkü de…

Bana o yıllar çok şeyler öğretti. Çok şeyler kattı.

Ama en önemlisi ODTÜ ruhudur.

Bilimi arkasına alan, yüzünü aydınlık geleceğe dönmüş, düşünen, tartışan, isyankar, itaat etmeyen, emperyalizme düşman, eşitlikçi, Atatürkçü ve birlikte hareket edebilmenin gücünü farketmiş insanlar yetiştiren bir ruhtur o.

Ben mezun olalı 29 yıl olmuş.

Bugün kampüslerini ve ağaçlarını korumak için tek bir bedenmiş gibi ayağa kalkan o öğrencilerin gözlerinde görüyorum ki ODTÜ ruhu hala orada. Konuyu o ne dedi bu ne dedi diye tartışmaya niyetim yok. Anladığım kadarıyla, kampüsün içine kurulması planlanan ve Kredi Yurtlar Kurumunun, yani Akp nin idare edeceği, Truva atı denilebilecek bir yurt inşaatına itirazlardan çıktı olaylar.

Ve o ruh ayağa kalktı.

Binlerce öğrencinin tek bedenmiş gibi nasıl hareket edebildiğini, çok farklı dünyaları, yaşam şekilleri, zevkleri, sosyal sınıfları olan öğrencilerden nasıl tek ses çıkabildiğinin tanıklığını yapmış bir dostunuz olarak sizi temin ederim ki, çözümü ancak onları ikna edebilmekle bulabilirsiniz.

İkna olmazlarsa o yurt oraya yapılamaz.

Orada bir ağaç keserseniz aynı yere yeni fidanı dikiverirler sabahına.

İnatçıdırlar.

Birliktedirler.

Yetkililere tavsiyem zorla bir şey yapamazsınız ODTÜ’de, vazgeçin yol yakınken. Sadece öğrencilerle değil bilimle ve ODTÜ ruhu ile de mücadele ediyorsunuz. Ülkeye yayılmış mezunlarını da sayarsanız oldukça kalabalık olurlar. Kazanamazsınız.

İsterseniz deneyin, uğraşın onlarla. Bir kaç çocuğun canını yakabilirsiniz ama bu onların zafer kutlamalarını engellemeyecektir.

O ruhu kıramazsınız. Kıracağınız birkaç kemik ve belki bir kaç kalp olur ancak.

Onlar kaybetmezler.

Vazgeçin…