Herhalde hepimizin başına gelir, duşa girdiğimizde sıcak suda düşünmek… Yaşamın akışı geçmişin izleri, geleceğin belirsizlikleri… Hepsi bir bir zihnimize üşüşür. Suyun altında sanki dünya biraz daha yavaşlar ve biz de kendimize dönme fırsatı buluruz.
Ama neden duş? Belki de bunun yanıtı çok kolaydır, o an yalnızca kendimizle baş başayız. Hiçbir şey yok. Zihnimiz özgür kalınca, haliyle düşüncelere dalıp gidiyoruz. Hani olur ya, ‘Neden böyle yaptım?’, ‘Keşke şöyle olsaydı’ ya da ‘Yaşamın anlamı ne ki?’ gibi sorular gelir aklımıza. Duş, adeta bir derin düşünce alanı gibi…
Bazen kafamızdaki tartışmaları yeniden ve yeniden yaşarız. Keşkelerimiz olur o an. Bazen de düş kurarız, hiç olmayacak bir yaşamı yaşar gibi hissederiz. Suyun altında her şey mümkünmüş gibi gelir kişiye.
Peki, bu düşünceler işe yarar mı? Belki de evet, belki de hayır bunu tam bilemeliyiz. Bizi biraz olsun yavaşlatır. Günlük telaşların arasında kaybolmuşken, o kısa süreli yalnızlık bizi kendimize getirir. Yaşamın sorunlarını yanıt bulmasak bile, en azından kendimize soracak zamanımız olur.
Bir dahaki duşunuza girerken bu yazıyı anımsayın. Yaşamın karmaşasına kısa bir mola verin. Sorulara yanıt bulmanız dert değil, yalnızca siz düşünün duşun altında. Kim bilir, belki de en güzel yanıtlar o suyun altında saklıdır.