Antalya’da bahar başka bir şey. Ne yaz ne kış, tam ortasında, her şeyin uyanışa geçtiği, toprağın yeniden nefes aldığı o mevsim...
Ve işte o zaman gelir ki, portakal ve limon çiçekleri sessiz sedasız açar da, bütün şehir mest olur. Sabah işe giderken burnuma ilk çarpan o tatlı koku, gün boyu içimi ferah tutar. Sanki doğa bana “günaydın” diyor…
Her sokak başı, her bahçe duvarı, her seranın yanı başı bambaşka bir kokuya bürünür. Parfüm şişelerinde bulunmaz bu koku, zaten bulunmasın da o doğallık… Doğrudandır, samimidir, yalansızdır. Hele sabah serinliğinde ya da akşamüzeri denizden esen hafif meltemle birlikte portakal çiçeği kokusu yüzünüze çarpınca, ben ayrı bir huzurla doluyorum.
Limon çiçeklerinin kokusu daha naif, daha ince. Portakalın neşeli, cıvıl cıvıl havasına karşılık limon daha sakin, daha ağırbaşlı sanki. Yan yana açtıklarında ise biri şarkı söylüyor, diğeri şiir okuyor gibi... Aralarında bir uyum var, tıpkı eski dostlar gibi. İnsanın içini hem serinletiyor hem de bir garip duygulandırıyor.
Antalya’da doğup büyümüş biriyseniz bu koku sizin çocukluğunuza sinmiştir. Okula giderken, bisikletle turlarken ya da komşu teyzeden limon istemeye koşarken hep bu kokuyu içinize çekmişsinizdir. Bilmeden mutlu olmuşsunuzdur. Şimdi yıllar geçse de o koku burnunuza geldi mi, bir an için zaman durur.
Bazen yürürken aniden duruyorum. Yol kenarındaki ağaçlardan birinin altına geçip gözlerimi kapatıyorum. İnsan neye ihtiyacı olduğunu bilmiyor çoğu zaman. Meğer bir yudum portakal çiçeği kokusuymuş eksik olan. Burnuma değil, kalbime iyi geliyor. Dertleri biraz olsun hafifletiyor.
Antalya’nın bu bahar kokusu bana hep umut veriyor. Hayatın koşuşturmasında, trafik stresinde, iş güç telaşında bazen kayboluyoruz ya hani, işte bu çiçekler “Dur biraz, bak bahar geldi” diyor. Dışarı çık, derin nefes al, doğayı dinle... Antalya’nın en güzel sesi belki de bu sessiz kokudur.
Küçük mutluluklar bazen bir çiçekle başlar. Hele o çiçek portakal ya da limonsa, Antalya’da bahar mevsimi biraz da kalbinize işler. Ne zaman yürüyüşe çıksanız, size bir sır fısıldar: “Her şey geçer, ama bu koku kalır.” Ben de her bahar, bu büyülü kokuyla bir kez daha âşık olurum bu şehre.