Antalya... Güneşin şehri, ışığın diyarı. Gündüzleri pırıl pırıl, insanın içini ısıtan o güzelim ışık, gece olunca sanki çekiliyor bir köşeye.
Böyle bir bakıyorum ortalık sessizlik içerisinde… Sokak lambaları var evet ancak ne kadar var, ne kadar yeterli? İşte orası tartışılır bana kalırsa…
Bazı akşamlar eve dönerken fark ediyorum. Ara sokaklardan geçerken adımlarım hızlanıyor, omzumda bir ağırlık, içimde hafif bir tedirginlik oluşuyor. Çünkü lamba var ama ışık yok ya da var olan ışık "yok kadar." Lambanın altındayken bile yüzümü göremeyecek kadar loş bir aydınlık. Bu beni hep geriyor…
Sokak lambası dediğin sadece yolu göstermez. İnsan kendini güvende hissetsin diye bulunur. Çocuk parka giderken ürkmesin, kadın gece eve dönerken arkasına bakmak zorunda kalmasın, yaşlı biri yürürken adımını sağlam atsın diye var… Gel gör ki bizde çoğu zaman sadece direk var, ışık yok. Arıyorsun ilgileniyorlar ancak birkaç gün geçmeden yeniden gidiyor.
Bazı mahallelerde birkaç adım aralıkla lamba var, ama hepsi ya sararmış, ya zayıf yanıyor, ya da bir süredir hiç yanmıyor. Sanki ışığın tasarrufu olurmuş gibi. Hâlbuki korkunun tasarrufu olmaz. İnsan kendini güvende hissetmediği yerde uzun süre kalmak istemez.
Geceleri sahil yollarında yürüyüş yapan insanlar var, çoluk çocuk parkta oynayanlar, bisiklet süren gençler... Ama yeterince ışık olmayınca o alanlar da birer hayalet şehre dönüşüyor. Hele kadınlar için karanlık, sadece karanlık değildir; endişedir, korkudur, olasılıklarla dolu bir boşluktur.
Antalya’nın bu kadar gelişmiş, bu kadar turistik bir şehir olmasına rağmen bazı bölgelerinde hâlâ karanlığın hâkim olması garip değil mi? Işıkla bu kadar bütünleşmiş bir şehirde gece bu kadar loş yaşanır mı? Karanlık sadece fiziksel değildir; insanın içine çöker, huzurunu da beraberinde götürür.
Bir kente ışık, sadece elektrikle gelmez. Biraz da özenle, biraz da empatiye gerek var. Herkesin yolu eşit aydınlansın diye, herkes kendini eşit güvende hissetsin diye... Bu şehirde bir sokak lambası yanmıyorsa, orada birinin içi de eksik yanıyor olabilir.
Yetkililere çağrım var… Antalya’nın gecesi de gündüzü kadar aydınlık olsun. Çünkü ışık, sadece görmeyi değil, hissetmeyi de sağlar. Işığı çoğaltırsak, korkular azalır…