Antalya’da deniz varsa… Hafta sonu pikniği orada, bayram sabahı kahvaltısı orada, yazın ilk terlemesinde kaçış da yine oraya. Ama ne acı ki, denizle bu kadar iç içe yaşarken hâlâ birçok insan yüzme bilmiyor.
Geçen yaz Konyaaltı’nda güneşlenirken yanımda iki arkadaş konuşuyordu. Biri, “Ben suya sadece dizime kadar giriyorum, yüzme bilmiyorum zaten” dedi. Diğeri de “Ben de boğulmaktan korkuyorum, o yüzden sahilde takılıyorum” diye ekledi. İçim burkuldu.
Yüzme bilmemek bir eksiklik değil elbette, ama bu şehirde bir ihtiyaç. Düşünsene; Akdeniz kıyısında yaşıyorsun, yazların altı ay sürüyor, hafta sonları plajlar dolup taşıyor ama sen hep kenarda kalıyorsun. Hem sağlık açısından hem de güvenlik açısından yüzme bilmek önemli. Hele çocuklar için yüzme öğrenmek neredeyse hayati.
İyi haber şu ki, Antalya’da her mahallede bir yüzme kursu var artık. Belediyenin ücretsiz kursları, özel okullar, otellerin açık havuz dersleri… Seçenek bol. Üstelik hocalar da gerçekten işini bilen, sabırlı, güler yüzlü insanlar. "Ben yaşlandım, artık ne öğreneceğim" demeyin. 70 yaşında yüzmeye başlayan teyzeler gördüm, hem de çok keyifle kulaç atıyorlardı.
Bir de işin sosyalleşme kısmı var. Kursa gidince yeni arkadaşlıklar kuruyorsun, birlikte eğleniyorsun. Suyun kaldırma kuvvetinden çok, o enerjisi seni hafifletiyor. Kafanı boşaltıyorsun, biraz spor yapıyorsun, bir bakmışsın fark etmeden sırt üstü yüzüyorsun bile.
Yani diyeceğim o ki; deniz kenarında yaşayıp yüzme bilmemek kader değil. Hatta biraz da yazık. Cesaretini topla, bir mayo al, kursa yazıl. Hem bedenin hem ruhun sana teşekkür edecek.
Antalya’da yaşayıp da hâlâ yüzme bilmiyorsan, bu yaz senin yazın olsun. Suyun kıyısında bekleme artık, gir içine. Belki de yıllardır kaçırdığın o ferahlık, ilk kulaçta sana “Hoş geldin” diyecek.