İklim değişikliği ile ilgili acil önem alınmalı. Farkında mısınız kışı mı yaşıyoruz belli değil. Küresel ısınma hızla ilerlerken, insanlığın yaşadığı en büyük tehditlerden biri olarak önümüze çıkıyor.
Fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkan sera gazları, doğal dengeleri alt üst ediyor ve iklimin dramatik bir şekilde değişmesine sebep oluyor. Artan sıcaklıkların yanı sıra, ani ve şiddetli yağışlar, çöllerin genişlemesi, deniz seviyelerinin yükselmesi gibi belirtiler, iklim değişikliğinin etkilerini gözler önüne seriyor. Her yıl milyonlarca insan, yaşadıkları bölgelerdeki çevresel bozulma ve iklimsel değişiklikler nedeniyle göç etmek zorunda kalıyor, birer iklim mültecisi haline geliyorlar. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Ekşi, uyarıda bulunarak, şu sözlere yer verdi:
"Türkiye'ye yönelik zaman zaman gerçekleşen kitlesel akın, uluslararası koruma ya da geçici koruma statüsündedir. Geçici koruma, sınırlarımıza topluca gelen yabancılar için öngörülen bir koruma türüdür. Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlıyoruz. Türkiye'de bulunan Suriyeliler gibi. Fakat önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin açık bir tehlike teşkil ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye'nin göç alma noktasında büyük bir risk altında olduğunu söylemek gerekiyor. Türkiye bu kadar yükün altından nasıl kalkacak? Bu nedenle uluslararası hukuku çok iyi bilmemiz gerekiyor ve uluslararası hukuku medyada ve uluslararası kuruluşlarda dile getirmemiz gerekiyor. Bize yöneltilen her şeye karşı uluslararası hukukla altını doldurarak cevap vermemiz lazım. Yok olmakla karşı karşıya kalan Kiribati ve Tuvalu halkına kapılarını kapatan Avrupa, Türkiye'ye sıra gelince bas bas bağırıyorlar 'Türkiye kapılarını açsın, Türkiye bu insanları alsın.' diye. Tek amaçları kendi sınırlarını korumak."