İnsan, acunumuza yalnız gelir. Yalnız gider. Bakınız insan ömrü çok kısa, yaklaşık çocukluğumuzu da katarsak işin içine çocukluğumuzu on yıl dersek: Türkiye’mizde ölüm yaşı yetmiştir. Yani ölüme kadar verimli olduğumuz zaman 30-35 yıldır.

İnsanoğlu doğunca başkalarına muhtaçtır. Onlarla basit iletişimler kurar. (Yaşayabilme becerisi, temel içgüdüler) Konuşma, açlık, kirlilikten kurtulma, uyuma vb. Çocuk6 yaşına kadar ana dilini öğrenir. İnsanlar nefes almayı ve diğer becerileri okul yaşına kadar öğrendi ise, sair becerilerini de zorunlu olduğu için geliştirir.

Evde ve tek başına olduğu zamanlarda kendisi ile konuşur. İlgilerimiz kendimizedir başta. Sonra da zaman bulursak, ve/veya ailemizle konuşuyoruz. Aslında üç kişi bile olsak, birbirimizle konuşmuyoruz. Niye mi? Çünkü teknolojinin esiriyiz. Örneğin TV açılıyor. TV’deki diziler, ajanslarla zihinsel ortaklığımız başlıyor. Çocuk veya çocukların sorunu nedir? Eşimizin sorun nedir biliyor musunuz? Ailemizi, evimizi, bir yatakhane (otel) uyuma, uzanma, yemek yeme yeri olarak mı görüyorsunuz? İhtiyarlıkta beklendi, nefes alan birisinin yanında olması arzulanır. Ne yapacak ki: Konuşacağı ve dertleşeceği kişidir.

Ailede konuşma yoksa, TV sürekli açık, magazin programları izleniyorsa, şiddet programları, haberleri dinleniyorsa onlara özenti artıyor. Şiddet meyili artıyor.

Bakınız hele cep telefonu da varsa, biz o zaman telefonla Candaş oluyoruz. Bırakalım telefonu. Kapatalım bir saat TV’yi dertleşin ailece. Çocuğunuz anlatsın çektiği zorlukları, okuldaki, sokaktaki başarılarını. İnsanın en yakını eşidir. Anlatsın. İçini döksün. Kimse kimseye benzemez.

Yalnızlığı paylaşarak, mutlu olursunuz. Gizli kalmak, karanlıktır. Sonucu yıllar sonra da olsa ifşa olacağı muhakkaktır. Bir gün böyle bir hata yaparsanız sabırlı olun. Yeme içme, yatma ile, aile yakınların ihtiyacın karşılanması ile sevgi gelişip pekişmez. Şimdi sıra size geldi. Nasıl geçirdiniz gününüzü, patronla mı tartıştı, işin mi yoğundu, arkadaşlarınızla dilazari mi ettiniz, kentin taşıma sisteminden mi, gürültüden mi rahatsız oldunuz. Korkmayın anlatın. Bunlar sizin aileniz. Ara sıra tebessüm etmeyi de unutmayın. Sorunlar ortaya konmasa çözümsüz kalır. “Bin biliyorsan, bir bilene danış” demişler.

Ustamız yalnız kalışımızla sonuçlanmasın.

Saygılarımla.