İlk yazımda da bahsettiğim gibi beslenme bir bilimdir ve şişman veya zayıf olmanız sadece besinlerin suçu değildir. Vücudumuz kilo koruma yöntemini sinirsel, genetik, hormonal, kimyasal ve fiziksel mekanizmalarla aldığı enerji ile harcadığı enerji arasında denge kurarak gerçekleştirir. Bu mekanizmalardan bir veya bir kaçının bozulması enerji dengesinin bozulmasına dolayısıyla şişmanlık veya zayıflığa neden olmaktadır.
Beden ağırlığımız kemik, diş, kas, organlar, sıvılar ve adipoz (yağ) dokusunun toplamından oluşur. Bunların her biri üreme, büyüme, fiziksel aktivite ve yaşla değişikliğe uğrar yani kilonuzun sadece yediğiniz besinlere göre şekillendiğini düşünme fikrinden çıkmak şart. Yetişkin bir bedenin ortalama %60 ‘ını oluşturan sıvılar su alım ve kayıp durumlarına göre 1-2 kg farklılık gösterebilir. Bu nedenle her gün tartıldığınız da gördüğünüz kilo kayıpları ve artışları sizi yanıltabilir.
Yağ dokusu enerji alımı ve fiziksel aktivite düzeyine göre değişiklik gösterir. Kadın bedeninde erkek bedenine göre yağ dokusu daha fazladır.
Yağ dokusunun bedenin değişik bölgelerine göre dağılımı genetik kontrolü altındadır. Erkek ve kadında dağılım farklıdır. Bu nedenle bölgesel zayıflama bölgesel diyet diye bir kavram yoktur. Yağın daha çok kalça bölgesinde toplanmasına ‘’jenoid tip’’ (armut biçimi) denir ve genellikle kadına özgüdür. Yağın bel ve üst karında toplanmasına ‘’android tip’’ (elma biçimi) denir daha çok erkeklerde görülür. Bu tür yağ deposu serbest yağ asitlerinin hızlı bir şekilde depolanması ile ilgilidir ve hipertansiyon, tip2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların görülmesinde rolü vardır.
Beden enerji ihtiyacını ilk olarak karbonhidratlardan sağlar.
Enerji yetersizliğinde proteinin bileşiminde yer alan amino asitler kullanılır.
Harcanandan çok alınan karbonhidrat ve proteinde yağ olarak depolanır kısaca
beslenmenizin büyük bir kısmı karbonhidratları içermelidir fakat gereğinden
fazla alınan karbonhidratlar ve proteinler de yağa dönüşmektedir. Özellikle
spora yeni başlayıp protein alımını artıran bireyler yüksek oran protein
aldıklarında vücudun kas kütlesini artırmayacağını aksine adipoz dokularda yağ
olarak depolanacağını bilmeliler.
Son olarak vücudun enerji dengesi beyindeki nörotransmiterler tarafından yönetilir. Bu sistem beden dokularında oluşan açlık işaretlerine göre yeme aktivitesini yönetir. Besin alımına yanıt olarak bu sistemden hormonlar salınır ve beyinde yemek yeme davranışı ile ilgili merkezi uyarır. Açlık ve yarı açıklık durumlarında bu sistemin aktivitesi yavaşlar . vucüt yeterli enerji alamadığı için bazal metabolizma hızında da yavaşlama görülür dolayısıyla beslenmenizde şok diyetler ve çok düşük kalorili diyet listeleri uygulamak organlarınızın çalışma hızını düşürerek kilo vermenize engel olabilir.
Bu nedenle ideal kilomuza ulaşmak istiyorsak amacımız aşırı besin azaltmaları yaparak, yiyeceklere iyi ya da kötü damgası vurarak olmamalı. Vücudumuzu tanımalı ve bu sistemin nasıl çalıştığını öğrenmeliyiz yoksa bu kısa sürede verilen kiloları geri alma döngüsü hep devam edecek.