Geçen haftaki yazımda küçük şeylerden bahsetmiştim. Bu hafta çok büyük bir şeyden bahsetmek istiyorum.

Pravda, Justice, Keadilan, Ceartas, Toko, Haki, Ododo, Ubulungisa, Hustisya, Cadaalada, Adalet…

Adına ne derseniz deyin ‘Adalet’ asil ve sihirli bir sözcüktür.

Yaşamda en çok istenen, beklenen, özlenen, ulaşılmaya çalışılan, elde edilmeye çalışılan uğruna savaşmaktan kaçınılmayan, uğruna ölünen ve öldürülen…

Olmadığında acı ve üzüntü veren, olduğunda ise her şeyi bir anda güzelleştiren…

Peki nedir Adalet?

Sözlüklerde ‘Hak ve hukuka uygunluk hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme doğruluk.’ olarak tanımlanır. Felsefede ‘Doğrunun, hakkın korunması doğru olmanın öz belirtisidir.’ Aristo’ya göre ‘Adalet, en toplumsal, en politik erdemdir.’

Adaletin daha birçok tanımı ve ifade biçimi vardır. Kitaplar, filmler, öyküler hep onu anlatır. Çünkü yaşamın içinde her an aradığımız, kontrol ettiğimiz bir alandır.

Doğru olarak kabul edilmiş olanda uzlaşma Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme demek olan bir ana erdem Başkalarına, kendine davranılmasını istediğin gibi davran ya da başkalarına kendine davranılmasını istemediğin şekilde davranma…

Toplumsal yaşama adım attığımız anda en temel ihtiyaçlarımızdan biri olarak ortaya çıkar ve etrafta bir otorite varsa ondan istenir, beklenir. Ailede Babadan, Köyde Muhtardan, Okulda öğretmenden, İlçede Belediye Başkanı ya da Kaymakamdan, kısacası devletten beklenir en fazla. İki kritik kavram önemli hale geliyor burada. Hak, Pay.

Hemen ardından bunları sağlayacak olan bir otorite ararız. Onun adı ‘Devlettir’. Hakkımızı ve payımızı vermesini devlet mekanizmasından bekleriz. Devletin ana görevlerinden biri de paydaşların ürettiği değeri kayıt altına almak, korumak, kontrol etmek ve toplumun refahı için hakça paylaştırmaktır. Bunun sağlıklı bir şekilde yapılması için devlette paydaşlar adına bu işi yapan bireylerin (memur) doğru, dürüst ve erdemli davranması gerekir. İşler bu şekilde yürürse o devlet Adaletli bir devlettir. Ülke gelişir, büyür ve zenginleşir. Halk huzurlu ve mutlu yaşar. Bunun yanında hukuk ve özgürlük alanı genişleyen bireyler daha sağlıklı daha üretken olurlar.

Adaletli Otorite varken neler olabileceğinden bahsettik. Peki bunların olmadığı durumda neler olur?

Devlet, otorite, güç yoksa kaos olur. Herkes kendi hakkını ve hatta hakkı olmayanı zorla almaya çalışır. Otorite var, ama Adalet yoksa iç çatışmalar ve gücün sürekli el değiştirmesi kaçınılmaz olur. Çoğu zaman Devletlerin yıkılmasının ana nedenlerinin başında Adalet duygusunun yok olması gelmiştir. Tarihte onlarca örneğini görürüz. Fransız Devrimini yaratan şartlarda yaşamış düşünür Joseph Joubert ‘Güçsüz adalet de adaletsiz güç de korkunç şeydir.’ der. Katılmamak mümkün değil.

Bizde ise Mahkeme duvarlarında “Adalet Mülkün Temelidir.” yazısını görürüz. Bu sözün önemi birçok toplum ve kültür tarafından sahiplenilmesinden bellidir. Buradaki Mülk sözcüğünün taşınmaz mallar ya da devlet olduğu söylenir. Aslında bizim açımızdan aralarında fark yok. Çünkü Adalet yoksa ne devlet ne de mal mülk kalır?

Yazının duvarda olması ülkede adaletin tam olarak işlediği anlamına gelmiyor. Ülkemizde endişe verici bir şekilde adalet mekanizmasına güven sarsılıyor. Yargının bağımsızlığı tartışılıyor. Yargı tarafında ise bu konuda bir aklanma çabası göremiyoruz. Hakkını arayan bir kişi duvardaki o yazıya baka baka ikinci kez haksızlığa uğrayabiliyor.

Hepsini bir yana bırakalım son günlerde gündemde olan maaş zamları konusu bile bize adalet duygusunu sorgulatmaya yetiyor. Aynı ülkede hep beraber üretiyoruz ve tüketiyoruz. Refahtan Memura ayrı, İşçiye ayrı, Emekliye ayrı pay veriyorsun. O da yetmiyor Emekliye kendi içinde ayrı ayrı pay veriyorsun. Memura ayrı ayrı işlem yapıyorsun. Olmaz. Bunlar yanlış işler. Adalet duygusunu bozarsanız neler olacağını yazdım. Doğru olanı yapın. Halk adına, onu temsilen oradasınız. Hepimizin olanı paylaştırırken kılı kırk yarmanız gerekir. Hakça paylaşım olmazsa her şeyi berbat edersiniz.

Adaleti başımızın üstünde taşımalıyız. En küçük bir adaletsizlik emaresinde büyümeden müdahale edip itiraz etmeliyiz. Hak ve Adalet arayanı desteklemeliyiz. Adalet hepimize gerekli. 

Uygar ve İleri toplumların başının üstünde ve sefil toplumların ayaklarının altında görmeye alıştığımız ‘Adalet’ten bahsettik.  Sağlıcakla.