Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin temelleri, Antik Roma döneminde atılmıştır. Antik Roma’ya ait olan Aspendos Tiyatrosu’nda düzenlenmeye başlanan konserler ve tiyatro gösterileri burada ödülleriyle buluşmuştur. İlk önceleri konser ve tiyatrolarla her yıl gelenekselleşen bu etkinlik, halkın yoğun ilgi göstermesiyle birlikte 1960’lı yılların başına kadar böyle süregelmiştir. Yıllardır şenlik havasında yürütülen bu organizasyon uzun yıllar belediye bünyesinde tabiplik yapan merhum Dr. Avni Tolunay’ın 1963 yılında Belediye Reisi olmasıyla birlikte “Antalya Altın Portakal Film Festivali” adını almıştır. 1964 yılında Türk sinemasına katkı amacıyla İlk ulusal film festivali bir şenlik havası içinde yapıldı.

1985 yılına kadar Antalya Belediyesi bünyesinde yapılan festival, o yıl dönemin Belediye Başkanı Yener Ulusoy öncülüğünde kurulan Antalya Kültür Sanat Turizm Vakfı tarafından organize edilerek yürütülmeye başlanmıştır. 1985 yılında festivale yeni bir vizyon katan Yener Ulusoy “Akdeniz Akdeniz” adlı uluslararası müzik yarışmasını da festivale eklenmiştir. 1985-1988 yılların arasında Altın Portakal Film Festivali olarak gerçekleştirmiştir.

O yıllarda festivalin başlangıcı ve 1980 darbe yasakları konuşuluyordu. Festivalin kortej geçişi dillerde dolaşıyor festival süresince bir hafta 10 gün boyunca sinemalarda kenti her yerinde ünlü sinema sanatçılarına rastlamak mümkündü. Kısacası halk ile sanatçılar kısa bir süre içinde olsa iç içe yaşanıyor halk bu güzel günlerin tadını çıkarıyordu.

1989 yılında Hasan Subaşı dönemine kadar devam etti. Tek belediye olmanın keyfi yaşanırken, birden bire ortaya uluslararası festival gündeme oturdu. Sinema marketleri oluşturularak uluslararası film alışverişi başladı. Altın Portakal en parlak dönemlerini yaşamaya başladı. Antalya o yıllarda film platosu haline geldi. Kentin her bir yanında farklı filmler çekiliyordu. Yaz kış sanatçılar Antalya’da adeta Antalyalı olmuşlardı.

Daha sonra belediyelerin ilçelere bölünmesi sonucu Altın Portakal film festivali Büyükşehir’de kalırken, ilçe belediyeleri bu güzellikten payını alamadı. Bu sevgi çemberini ilçesinde hissetmedi. Oysa Antalya’nın kalbi tarihsel özellikleriyle Muratpaşa Belediyesi’ne aitti.

Antik Kaleiçi, Yat limanı, Konyaaltı Belediyesi’nin muhteşem sahili doğa harikası yerleri, Kepez bölgesinde kalbini sanatçılara açıp o bölgede yaşayanlar festivale uzak kaldı. Her belediye başkanı değiştiğinde festival ilçelerinden biraz daha uzaklaşarak son yapılan 5 yıl içinde festivali ancak bir avuç insan izleme olanağı bulabildi.

Bir zamanlar halkın evlerine bile misafir olan, onlarla caddelerde yürüyen, onlarla sinema salonlarında buluşan, film sanatçıları artık kortejlere bile katılmaz oldu.

Son 2 yıl üst üste hiçbir sinema sanatçısı alınan bir kararla festivale katılmadı…

Davet bile edilmedikleri söylendi.

Buna sebep Cumhurbaşkanının kobani üzerine yapılan söyleme karşılık sanatçıların ‘’Yaşasın Kobani’’ sloganlarına kızarak, ‘’Festivali bitirin’’ talimatı dilden dile dolaşmaya başladı.

İşte festival bitişe doğru yol aldı…

Şimdi sıra Sayın Başkan Muhittin Böcek’te…

Bu festival tüm ilçeleriyle birlikte Antalya’nın festivali mi olacak?

Bu festival birkaç bürokrat ve ensesi kalın ailelerin boy gösterme festivali mi olacak?

Bu festival birkaç şirketin kazanç amacıyla göstermelik bir festival mi olacak?

Bilmiyorum?

Bildiğim tek şey festivalin tarihçesi iyileri kötüleri altın harflerle yazacağıdır…