Gecenin alaca karanlığı, otobüs durağına doğru yol alırken Sabahı müjdeleyen ezan okunuyor.

Durakta bekleyen her zamanki yol arkadaşlarımla buluşuyorum. Biri ortaokul öğrenci si birinci sınıfta Meltemdeki okula gidiyor. Diğer genç Tıp Fakültesi 3. Sınıfta biz ona doktor diye hitap ediyoruz. Saf temiz akıllı ve efendi bir genç.

Biri Bayan Adliyede çalışıyor, diğeri ise çocuk bakıcısı. Yetim 2 evladını yetiştirmek için yaşına rağmen bu zor hayat şartlarında yaşama mücadelesi veriyor.

Hava çok soğuk ve ayaz var…

Televizyon 6 derece sıcaklık vermesine karşın bize göre sıfırın altında…

Doktor, “Abi bugün çok soğuk’’ dedi. Ben metrolojinin tahmini klimalı odada verdiğini söyleyince herkes ‘’Aynen ‘’cümlesiyle hep beraber gülüştük.

Şoförün yanındaki koltukta sağda oturuyorum. Her zamanki gibi küçük yol arkadaşım yanımda.

Otobüsün içi dışardan daha soğuk. Koltuklar ıslak gibi….

Çocuğa bakıyorum dudakları titriyor. Gözüm şoföre takıldı direksiyondaki elleri titriyor.

Kaptana havanın soğuk olduğunu neden kaloriferi açmadığını sorduğumda ‘’Abi inan o kadar kalın giyinmeme rağmen bende üşüyorum. Aracı devir alırken çalıştırıp içeriyi ısıtmak istedim ama beceremedim. Ya sigorta atmış ya da mal sahibi kapatmış. Bilmiyorum’’ dedi…

Titreye titreye yol aldık…

Yazın sıcaktan, kışın soğuktan çile çekiyoruz…

Burası Antalya Turizmin baş kenti güya….

Yolda öğrenciler otobüsü doldurdu. Oturacak yer kalmadı. Kalabalık olmamıza rağmen titremeler kesilmedi.

Şoför arkadaşla yol boyunca sohbete başladık. Bana Belediye otobüslerinin de aynı durumda olduğunu söyleyerek, ‘’Sizden önceki arabadaki yolcuların durumunu düşünürsen halimize şükredersin’’ diye konuştu…

Evet, haklıydı Başımıza ne geliyorsa Şükür etmekten geldiğini anlattım…

Yerel seçimlerde halkımız kraldan çok kralcı kesilmiş herkes partisine oy kazandırmak için adeta birbirleriyle yarışıyordu. Bizim kaderimize de CHP’den Muhittin Böcek düşmüştü.

Bizi bu duruma mahkûm edenlere bin kere İsyan ettim…

Lenin ne demiş sosyal demokrasi ‘’karanlık bir sokakta dans eder. Bir aydınlığa bir karanlığa doğru raks eder. Bazen de ortada oynar’’

İşte CHP’nin sosyal adaleti….

O çocuk yarınlarımız…

Ekmek parası için karanlıkta işe giden kadın bizim kadınımız…

Nazım hikmet,’’ Bizim kadınlarımız korkunç mübarek elleri ince küçük çeneleri kocaman gözleriyle Anamız avradımız yârimiz’’ demiş

Kimin umurunda….

 Bir gün Güneş yeniden doğacak, Halkı ciddiye almayan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen insanlara hesap soracak…

Güneşi yakalayacağız….

Bize adaletsizliği sunanlara hesap soracağız o gün….

Ya hakkımız hak, ya da serap olacak….