Yine kış geldi. Soğuklar kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.

Çoğu vatandaş 'Battaniye ile idare ederim' diyor ama çocuğu, hastası olanlar 'Nasıl ucuza ısınırız' sorusuna cevap bulmaya çalışıyor.

Elektrik, doğalgaz tarifeleri ortada. Faturalar bu durumdayken klima ya da kombi kullanmaya cesaret edemeyen çok.

Bu nedenle çoğu vatandaş soba kullanımına yöneldi.

Burada da ucuz ve kalitesiz katı yakıtlar ön plana çıkmaya başladı.

Artan hayat pahalılığı yüzlerce vatandaşı kalitesiz yakacaklar yöneltti. Bu durumun farkında olanlar da piyasaya kömür sürmeye başladı zaten.

Sadece Antalya Büyükşehir Belediyesi, yaptığı denetimlerde tonlarca kalitesiz kömüre el koydu.

Bunun ilçeleri var, köyleri var. Oralarda denetimler ne durumda bilen yok...

Üstelik konuyu sadece konutlardaki ısınma ihtiyacı ile sınırlı tutmamak lazım.

İşin sera kısmı var, işletmeler vs. derken onlarca sektör bu tablonun içinde yer alıyor.

Kalitesiz katı yakıtlar ile yıllarca mücadele edilerek bir noktaya gelindi.

Artan hayat pahalılığı ve alım gücünün düşmesiyle, sıfır karbon salınımının öne çıktığı bir dünyada, korkarım ki biz bir 15-20 yıl geriye gideceğiz.

Bu kış, bırakın ilçeleri merkezde dahi yoğun hava kirliliği ile karşılaşırsanız hiç şaşırmayın.

Alternatif enerji kaynakları konusunda bilinçliyiz.

Yasal düzenlemeler tamam...

Teşvikler ve destekler, altyapı vs. her şey hazır.

Onlarca panel, sempozyum , çalıştaylar yapıldı...

ATB karbon ayak izini gösteren proje çıkardı, belediyeler yurt dışından çevreci projeler için kredi sağladı, siyasiler Paris İklim Anlaşması'na imza attı diye uzayıp giden onlarca güzel işe başlandı.

Ama hayat pahalılığına çare bulunmazsa tüm emekler boşa gidecek gibi.

Kalın sağlıcakla...