Tarihi, dokusu, yerleşimi her şeyi harika. Bırakın burada konaklamayı, bırakın eğlenmeyi sokaklarında boş boş dolaşmak bile bence çok değerli.
Tam anlamıyla bir dünya mirası. Aslında bir dönem burası ciddi kan kaybetmişti. Gerek Altın Elma ödülünün sahibi olan Yat Limanı, gerekse Kaleiçi mahvolmuştu. Bakımsız kısmen yıkık binalar, yollarında yürümekte güçlük çekilen sokaklar, biriken çöpler derken gerçekten rezil bir durumdaydı. Menderes Türel’in ilk döneminde Kaleiçi’nin de Yat Limanı’nda kaderi değişti. Kaleiçi komple elden geçirildi. Sokaklar yenilendi, restorasyon çalışmalarına hız verildi. Derken ortaya gerçekten önemli bir eser çıktı. Ümit Uysal’ın belediye başkanlığı döneminde düzenlenmeye başlayan Kaleiçi Festivali, bölgenin yurt dışında da tanınmasına yardımcı oldu.
Ancak Kaleiçi son dönem yine kan kaybetmeye başladı. Gece hayatının merkezi durumuna gelen Kaleiçi bir yandan bakımsızlık yaşarken, bir yandan da asayiş sorunu olan bir yer haline geldi. Burada yaptığım sohbetlerde esnaf çok rahatsız. Gece ilerleyen saatlerde özellikle alkollü vatandaşların birbirlerine girmesinden kaynaklanan olaylar meydana gelmeye başlamasından yakındılar. Çöplerden, otoparklara, kavgalardan işletme kiralarına kadar birçok sorun var. Yetkililerin bir an önce el atması gerekir. Aksi takdirde dünyanın sayılı yerlerinde olan Kaleiçi eski cazibesini kaybedebilir.
Hoşçakalın…