Kasabada her şey küçüktür:              

 sokaklar, caddeler, binalar ve politikacılar...Politikacı dışında her şey küçüklüğünün farkındadır . Bir tek politikacı bunun farkında değildir.

     Herhangi bir dünya kentinde kimsenin varlığından haberdar olmayacağı küçük kasabaların küçük politikacıları varlıklarını bize dayatırlar ve işgal ordusu komutanı edasıyla hayatımızda tur atarlar. Ne zaman bu küçük işgalcileri püskürtürsek o zaman Anadolu kasabaları yaşanabilir yerler olacak .

    Madem yakında yerel seçim var bu işgalcilerden kurtulabiliriz. Kurtulabiliriz ama önce zihinlerimizi işgalden kurtarmalıyız. Anadolu kasabalarında insanlar, artık dünyada gündem olmayan fikirlerin işgali altındadır.

      Bu işgal kendisini millî, dinî, manevî gibi kılıflarla pazarlar ve sevimli hale getirir. Kadim Anadolu'nun küçük kasabalarının güzel insanları, hayali bir düşmana karşı kasabalarını savunmak için hayatlarından vazgeçerler. Hayallerini gerçekleştirmek yerine başkalarının iktidar olma hayallerine hayatlarını feda ederler.

     Seçim yaklaşıyor. Yaklaşan sadece seçim değil aslında. Kasabalı zihinlerin işgalden kurtulma günü. Yeter ki kimin aday olacağı değil nasıl bir hayat sürmek isteğimiz sorusuna odaklanalım.

     Sahi, sloganlara teslim olup hayatımızı hiçe saymak kaderimiz mi? Kasabada yaşamak bir tercih ya da kader olabilir ama dünyaya kapalı kasabalı bir zihin tarafından yönetilmek kaderimiz olamaz.