Geçtiğimiz günlerde İstanbul’dan bir dostum ziyarete geldi. Yaklaşık 5 yıldır da Antalya’ya gelmiyordu. Birlikte dışarı çıkıp gezmeye başladık. Kendisi de Antalya hayranıdır, ancak işinin orada olması nedeniyle bir türlü İstanbul’dan ayrılamıyor. Yıllardır en büyük hayali ise Antalya’ya yerleşmek. Neyse lafı uzatmayayım Antalya’ya geldi, ilk gün dinlendi.  İkinci gün birlikte dışarı çıktık. Trafiğe bir takıldık Kepez’den Konyaaltı bir saat. Sıcak bir yandan, trafik bir yandan. Tabi benim arkadaş şok. Antalya trafiğinin İstanbul trafiğini aratmadığı saatlere denk geldik. Konyaaltı’nda bir kafeye oturup başladık sohbet etmeye. Önce kafede oturanların komple yabancı olmasına mutlu olarak, “Oooo maşallah bu sene Antalya turist kaynıyor. Geçtiğimiz yıllarda da turist çok olurdu ancak şehir merkezinde pek göremezdik” dedi. Ayıp olmasın diye sözlerinin bitmesini bekledim. Sonra da “Maalesef onlar turist değil. Artık bizim komşularımız. Yani hepsi burada oturuyor” dedim. Kadıncağız şaşkın bir şekilde “İyi de burada Türk hiç yok” deyince, “Maalesef artık buralar onların. Biz buraya turist gibi geliyoruz” dedim.

Kadıncağız üzüldü ve konuyu ev fiyatlarına getirdi. Ben fiyatları söyleyince Antalya’dan asla ev alamayacağını anlayarak, kiralık ev fiyatlarını sordu. Kiraları söyleyince gözleri fal taşı gibi açılarak, “İyi de İstanbul’da bile evler daha ucuz. Antalya’ya böyle ne oldu?” diye sordu ve ben hiçbir yanıt veremedim. Tabi bu arada gelen hesabı görünce o denli şaşırdı ki içinden, “Antalya kim ben kim. Canım İstanbul” dediğini duyar gibi oldum.

Bir zamanlar övünerek anlattığımız, burada yaşadığımız için gurur duyduğumuz Antalya’nın durumu bu. Yazık çok yazık. İnsan bir misafirini bile gezdirirken bu hallere düşer mi? Yani her İstanbullunun rüyasını süsleyen Antalya maalesef mazide kaldı…

GÖRÜŞMEK ÜZERE…