Merhaba, Günlerdir yangın haberleri dinliyor ve ağlıyorum. Kimisinin hiç umursamadığı, her bir yaprak benim için çok kıymetli.
Sadece yaprak mı? Dalından çiçeğine, yaprağından köküne, üzerinde yaşayan kuşa böceğe, köklerinde barınan milyonlarca bakteriye kadar her şey çok kıymetli…
Ağaçlar alevlerin arasında fısıldaşıyor birbiriyle, bizim duymadığımız bir frekansta. Sorun çok büyük, çünkü dünyanın dört bir yanında kardeşleri ölüyor, öldürülüyor, boş yere kesiliyor. Siz kardeşiniz öldüğünde ağlamaz mısınız? Hem de göz göre öldürüldüğünde!
Sevgili okurlarım, dünya kendini yok ediyor bana göre. Bundan yıllar önce bilimsel bir makalede okumuştum, eğer bir insan ölmeyi çok isterse beyni onun bu isteğini yerine getirerek yok oluşunu hızlandırıyormuş. Ve bunun en büyük ispatı, 99 depremi sonrası acıya dayanamayan annemin, sürekli ölmeyi istemesi ve bunu gerçeğe dönüştürmesi diyebilirim. Nasıl mı?
Düşünüyorum da bir oyunun içinde, kötü bir oyuncunun kaybetmek üzere olduğu, bir türlü o aşamayı geçemediği saçma sapan bir oyunun içindeyiz. Bu aşamaya kim bilir kaç kere geldik, kaç kere yok olduk bilinmez. Ve ne zamandır bu oyunun içinde oyalanıyoruz, hiç birimiz hatırlamıyoruz. En basiti birileri ormanları yakıyor, yıkıyor elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Herkesin sustuğu bu kötü oyunun, yan oyuncuları da oldukça korkak ve sessiz kalıyor. Çünkü oyun içinde oyun oynanıyor ve susmazsan oyunda çok büyük cezalar alıyorsun. Korku dağları bu saçma sapan oyunun en büyük hediyesi, kötü oyuncuya.
2019 yılı ortalarında başlayan, ama bizlere sonrasında paket olarak sunulan, yıllar öncesinden birçok senaryosu oynanmış, denenmiş kötü bir dünya oyunu. Pandemi adı altında bizleri eve kapattıkları, ama kendilerinin dışarıda her şeyi yaptığı global oyun, Covid19 sonrası oldukça hızlandığı için hangi aşamada olduğumuzu karıştırmaya başladık. Belki de bu oyunun amaçlarından biride buydu! Kafa karıştırmak… Kafan ne kadar çok karışırsa doğruyu bulamama oyunu! Pandemi, ekonomik çöküşler, savaşlar, iklim değişikliği bu oyunun kötü oyuncusunun eline geçince kazanılmış hediyelere dönüştü tabii ki.
Küresel bir okyanus- atmosfer olayı olan el nino, dünyayı bazen kavuruyor, bazen dünyayı su altında sellerin içinde bırakıyor, bazen insan eliyle olmayan ama insan yüzünden olan yangınlara neden oluyor. Çöllere dolu yağıyor. Sahi neler oluyor? Bu oyun her geçen gün daha kötü oynandığı için bizlerin kaygısı artıyor. Kaygı, korku dağlarını büyüttükçe büyütüyor. Ve olaylar işin içinden çıkılmaz hale geliyor. Kötü oyuncu dünyanın ölümünü hızlandırıyor ve biz bu oyunda ses çıkaramıyoruz.
Bir oyunmuş gibi anlatmaya çalıştığım bu yok etme sürecinde, kendini imha etmeye hazırlanan dünyayı sanırım sizde izliyorsunuz. İnsanlığı eve kapatma, aşılama olayından sonra, kafasını iyice karıştırdığınız, mekanizması iyice bozulan dünyaya ne yaptınız. Yaşayacak yeni bir yer mi buldunuz? Yeni yere harcayacak olduğunuz enerjiyi bu güzel mavi küreyi kurtarmak için kullansaydınız ne olurdu?
Toprağın ve suyun hafızası insanın kötülüğünü unutmayacaktır. Şu sıcak havalarda bırakın sokak canlarına su vermeyi, canların su kaplarına pislik atanlar yüzünden doğa bizi affetmeyecek. Bir yara kabuğu gibi, dünyanın üzerini sürekli ziftle kaplayan sistemler yüzünden, nefes alamayan toprak bizi affetmeyecek. Yer kalmamış gibi bütün pisliğini denize, akarsulara, nehirlere atanlar yüzünden, içindeki bütün canlarıyla birlikte ölen denizler, bizi affetmeyecek. Daha sayacak o kadar çok şey var ki…
Duyarlı ve doğayı korumak için elinden geleni yapan, sisteme karşı çıkan insanların birçok kötü sözcükle ithaf edildiği bir zamandayız. Konuşamayan doğa canları için konuşun, bırakın deli desinler. Doğayı koruyan bizler de yok olduğumuzda, beton binaların içinde susuz, aç ve havasızlığın yanı sıra tükenmişliği ile yok oluşunu hazırlayanlar, buna çanak tutup seyirci kalanlar, o içinde beyin bulunmayan kafalarını eşya dolu evlerinin duvarlarına, oradan oraya vurduklarında iş işten çoktan geçmiş olacak. Arabalarını tonlarca suyla yıkayanlar, o su sadece size ait değil. O suyun karşılığı sadece sizin ödediğiniz su parası değil. Dünyanın mirasçısı gibi davranmayın lütfen! Ve bu kötü oyunun içinden çıkılması için artık harekete geçin. Yaşadığımız ev ölüyor…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…