Panik atak, günlük yaşamın herhangi bir anında otobüste, AVM’de, markette ya da gece uykuda aniden başlayan, yoğun korku ve kaygı hissiyle gelen bir nöbettir.

Genellikle kişinin kendini büyük bir tehlike içinde hissettiği veya sonunun geldiği düşüncesinin eşlik ettiği, kalbinin yerinden çıkacakmış gibi attığı, nefes almakta zorlandığı, başının döndüğü, terlediği veya titrediği bir durumdur. Bu belirtiler, birçok insanın yaşadığı ancak adını koymakta zorlandığı bir durumdur.

DSM-5’e (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Tanı El Kitabı) göre panik atak, tek başına bir psikolojik hastalık değildir. Belirli bir sürede ortaya çıkan yoğun korku ve kaygı durumudur. Ancak bu ataklar tekrar etmeye başlar ve kişi günlük yaşamını bu atakların geleceği korkusuyla yaşamaya başlarsa, tablo artık panik bozukluk olarak adlandırılır ve bir ruhsal hastalık halini alır.

Panik Atak Sırasında Görülebilecek Belirtiler:

• Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp atışlarının hızlanması

• Terleme, titreme

• Nefes darlığı veya boğulma hissi

• Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma

• Baş dönmesi, sersemlik, bayılacak gibi olma

• Ölüm korkusu veya kontrolü kaybetme düşüncesi

• Uyuşma, sıcak basması

• Derealizasyon (gerçek dışılık hissi) veya depersonalizasyon (kendine yabancılaşma)

Bu belirtiler genellikle 10–15 dakika içinde tepe noktasına ulaşır ve sonra yavaşça azalır. Ancak kişi bu belirtileri “kalp krizi geçiriyorum” ya da “çıldıracağım” şeklinde yorumladığında, beyin bunu gerçek bir tehdit olarak algılar. Bu da bir sonraki atağın tetiklenmesine zemin hazırlar. Bu sürece beklenti anksiyetesi denir.

Beklenti Anksiyetesi Nedir?

Beklenti anksiyetesi, kişinin bir sonraki panik atağı geçirme korkusuyla yaşamasıdır. Zamanla birey, sosyal ortamlardan ve günlük aktivitelerden uzaklaşmaya başlar. Bu durumda iki tür kaçınma davranışı gelişir:

• Dışsal kaçınmalar: Toplu taşımaya binmemek, kalabalık yerlere girmemek, yalnız dışarı çıkmamak, asansöre binmemek gibi fiziksel ortamlardan kaçınma davranışlarıdır.

• İçsel kaçınmalar: Kişinin kendi bedensel duyumlarını ya da duygusal tepkilerini bastırmaya çalışmasıdır. Örneğin: Kalp atım hızım artmasın diye spor yapmaktan kaçınmak, nefes nefese kalmaktan korktuğu için merdiven çıkmamak, aşırı heyecanlanmamak için mutlu ya da eğlenceli etkinliklerden uzak durmak, kendisini kaybedeceği korkusuyla yoğun duygular yaşamaktan kaçınmak, kontrolü kaybetme korkusuyla yoğun düşünceleri bastırmaya çalışmak.

Zamanla kişi sadece panik ataktan değil, panik atağı tetikleyebileceğini düşündüğü tüm durum ve duygulardan da kaçınır. Günlük yaşam daraldıkça sosyal hayat kısıtlanır ve tedavi edilmediği takdirde kişinin depresyon riski artar.

Kişi zamanla yalnızca panik ataktan değil, panik atağın yaşanabileceği durumlardan da kaçınır. Günlük yaşam daralır ve tedavi edilmediği takdirde panik bozukluğa depresyon eşlik etmeye başlayabilir.

Peki Çözüm Nedir?

Panik bozukluk tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bilimsel olarak en etkili yöntemlerden biridir.

• Etkililiği ampirik verilerle gösterilmiştir

• Bilinen bir yan etkisi yoktur

• Uygulama alanı geniştir (ilaçlar her bireye uygun olmayabilir)

• İlaç tedavilerinde tedavi bırakıldığında nüks oranı %90’lara ulaşırken, BDT kalıcı çözüm sunar.

BDT ile kişi;

• Bedensel belirtileri doğru yorumlamayı

• Kaçınma davranışlarını azaltmayı

• Panik atağın düşündüğü kadar tehlikeli olmadığını öğrenir

Panik bozukluk, doğru müdahale ile kontrol altına alınır, hatta tamamen ortadan kalkabilir.

Unutmayın:

• Bir kez panik atak geçirmiş olmak, panik bozukluk tanısı için yeterli değildir.

• Tanı koymak için birden fazla panik atağın yaşanmış olması ve bu atakların yaşam kalitesini bozması gerekir.

• Panik ataklar, kendi kendine geçmeyen ve zamanla daha da zorlayıcı hale gelebilen bir durumdur. Erken dönemde bir uzmandan destek almak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.