Geçtiğimiz gün ilginç bir istihbarat aldım. Telefonla beni arayan şahıs bir hayvansever. Telefonda sesi endişeli geliyor ve heyecanla bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Uzun bir konuşma sonunda konunun Akdeniz Üniversitesi bahçesini mesken tutmuş olan sokak köpekleri olduğunu anladım.
Arayan şahsa konuyu tek tek anlatması için sorular sorarak bilgi almak zorunda kaldım. Anladığım kadarıyla okulun bahçesini mesken tutan köpekler Rektör Özlenen Özkan’ı çok kızdırmış. Hayvanseverlerin iddiasına göre rektör her ay 50 kadar öğrencinin kampüste ısırılması söz konusu olduğunu iddia ediyormuş. Belediyeden bu hayvanların barınaklara alınmasını istemiş. Hayvanseverlerin en büyük endişesi İtlaf edilmeleri. Yaklaşık 100’ün üzerinde köpek var Üniversite bahçesinde. İddialar doğruysa bu gerek hayvanlar gerek öğrenciler açısından vahim bir konu.
Konuyu kaynağından öğrenmek için Akdeniz Üniversitesi’ne gittim. 3 gün süreyle birçok öğrenciyle konuştum. Isırılan öğrenci konusunda birkaç tane olduğunu öğrendim. Öğrenciler Rektörün girişimine karşı tepki bile gösterdiler. Bazı öğrenciler “Hayvanlardan biri bile öldürülürse bütün okulu ayağa kaldırırız. Olamaz böyle bir şey. Hangi çağda yaşıyoruz. Hayvanların da bu dünyada bizim kadar yaşam hakkı var’’ şeklinde tepki gösterdiler.
Hayvan severlere sordum. Isırılan öğrencilerde rapor belgesi gören oldu mu? Hayır cümlesini birkaç kez kullanarak inanmadıklarını söylediler.
Üniversite araştırmamın son günü Meltem 1. durağa gelirken genç bir öğrencinin bir metre arkasında beyaz tüyler arasında siyah parçalı renkli köpek de onunla aynı çizgide yürüyordu. Birden caddenin karşısına geçerken öğrenci olduğunu düşündüğüm genç durdu ve köpeğe “Gelme oğlum bak başına bir şey gelecek sonra çok üzülürüm diye diz çökerek onunla konuşuyordu. Merakla sordum “Senin köpeğin mi?”
“Hayır” dedi ve “Okulumuzun daha doğrusu bölümümüzün sevilen hayvanı. Çok akıllı. Bende fırsat buldukça ona yiyecek verir beslerim. Bunun gibi farklı bölümlerde de var. Öğrenci arkadaşlar kafeteryalardan topladıkları yiyecekle besliyorlar. Hayvanseverlerde okula gelip yiyecek getiriyor köpeklere. Onlarla konuştum İyi insanlar. Ben bunu bazen okşar onunla konuşurum. Beni hep dinler bazen de gözümün içine bakarak bir şeyler anlatmaya çalışır. Endişeliyim. Her gün beni durağa kadar izler. Ben otobüse binince o da bölüm bahçesine döner. Dönerken bir araç çarpabilir’’ diye konuştu.
Sayın Rektör…
Gazeteci bir genç arkadaşım vardı. Hayvanlara dokunamazdı. Bir gün onu motosikletle eve bırakayım derken sokağın başında köpekleri görünce kendini motosikletten aşağı attı. Koşarak gözden kayboldu. Ertesi gün bunu sorduğumda hayvanlara karşı korkusunun olduğunu öğrendim. Bu korkusunu yenmek için önce bir kanarya aldı. Bir zaman sonra o kanarya ile arkadaş oldu. Sonra eve kedi alındı. Kediyi çok sevdi. Geçen gün bana “Zamanım olsa bir köpek almayı düşünüyorum’’ dediğinde çok mutlu olmuştum.
İnsan yüreğinde sevgi varsa, bu dünyada her canlının yaşam hakkına inanıyorsa, içinde adalet duygusu taşıyorsa bırakın hayvanlara zarar vermeyi onları korur. Korur ve yüreğindeki korkuyu sevgiyle şefkatle yener…
Sizin de böyle bir korkunuz varsa yukarıda anlattığım meslektaşım gibi yapın. Korkunun üzerine gidin. Yüreğinizdeki sevgi bu korkuyu yenecektir. Bundan emin olun. Belki de evinize bu köpeklerden birini alırsınız. Belki de bu hayvanlara sahip çıkar onlara birer yuva yaparsınız.
Hayvan severler bu konuyu Sayın valimize götürmeye hazırlanıyor. Son karar Devlet Babanın…
Unutulmasın’ ki Tanrı hepimizin tanrısıdır…
Bizden hatırlatılması…