Merhaba,
Dışarıda insani ve dünyasal koşturmacalar devam edip, her kafadan başka sesler çıkarken bendeniz 41. Yazımla karşınızdayım.
Doğduğum ve büyüdüğüm yerin plakası olan 41 sayısı, 41,5, 40 derken merak ettim bu sayının kerametini ve araştırmaya başladım. Yine inanamayacağınız farklı bilgilere ulaştım. Bu bilgi alma yolcuğumda bana yardımcı olan sanal ansiklopedi Google’a sonsuz teşekkürlerimle.
Hani şöyle muhteşem bir başarıya imza atarız ve aklımız çıkar ya nazar değecek diye. Hemen kulağımızı çeker, muck der ve bulduğumuz ilk tahtaya tık tık vururuz değil mi? Neden taşa değil de tahtaya vururuz, yada başka yere vursak ne olur demeyin. Batıl inanç işte, ya doğrusunu yapacaksın ya da hiç inanmayacaksın. İlk inanışlara göre; Keltler gibi pagan kültürler ruhların ve tanrıların ağaçlarda yaşadığına inanırmış. Ağaç gövdesine vurmak, ruhları canlandırmanın ve insanları korumak için ruhları çağırmanın bir yoluymuş. O günlerden bugünlere bilgiler birbirine karışarak, dolaşarak işte bu hale gelmiş. Tarihte ruhları canlandıran tahtaya vurmak, günümüzde nazar koruması durumuna gelmiş.
41 kere maşallah, 41,5 kere maşallah olarak da kullanılırken anlamı pek çok, binlerce kez nazar değmesin anlamına gelirmiş. Ama bu 41 kere’nin başlangıcı sanki 40 sayısıymış.
Tasavvufta, astrolojide edebiyat, din ve matematikte ayrı ayrı anlamlara sahip olan 40 sayısı, eski Mısır’da gök varlıklarının kendi yörüngeleri üzerindeki dönüm sürelerini gösterirmiş. Tevrat’ta insanın yaş dönemlerini belirten 40 sayısı hayatımızın her alanında farklı olarak kullandığımız bir sayı olarak kaşımıza çıkmış.
40 gün 40 gece yapılan masal düğünleri, kahvenin hatırının 40 yıl olması, 40 yıl görmesek aramayacağımız şeyler, Nuh tufanının 40 gün sürmesi, 40’ından sonra çığırından çıkanlar, 40 yılın başı gittiğimiz yer, 40 yıllık dostluk. 40 sayısının bizim hayatımızda ki yeri oldukça önemli iken 41 kere maşallah cümlesinin 40 kere ya da 40 bin kere maşallah cümlesinden bugüne ulaştığı da söylenenler arasında.
41 sayısını yazayım derken ölümde ve doğumda da çok önemli olan 40 sayısının 41’le nasıl yer değiştirdiğini arama yolculuğuna dönüşen bu yazımda birbirinden farklı bilgilere ulaşmanın mutluğunu yaşarken, 41. Köşe yazımı yazmanın da gururunu taşıyorum. İlgiyle yazılarımı okuyan, yeni yazılarımı merakla bekleyen güzel dostlarıma ve gazeteme sonsuz teşekkürlerimle.
Yazan ellerimize, okuyan gözlerimize, düşünen beyinlerimize 41 kere maşallah diyerek hepimiz adına tahtaya vurdum. Ve tahtaya vurmanın iyi niyet göstergesi olarak savunulduğu dönemlerden günümüze gelen, bu batıl inancın hayatımızda ki yerinin ne kadar derin olduğunu fark ettim. Çevremizden gördüklerimizle, ailemizden ve okuldan aldığımız eğitimle şekillenen hayatlarımız, otomatik olarak yaptığımız, söylediğimiz alışkanlıklarla dolu. Bir kahvenin 40 yıl hatırı gibi hatırlanacağımız ve çevremizde bize değer verenler sayesinde 41 kere maşallahlık hayatlar yaşayabilmemiz dileğiyle.
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…