Antalya, maviyle yeşilin en güzel buluştuğu yerlerden biri. Bugün bu kıyılarda yürürken, binlerce yıl öncesine uzanan bir yolculuğa çıkıyorsunuz aslında.

Adım attığınız her yerde bir medeniyetin izi var, her rüzgar esişi bir halkın hikayesini fısıldıyor kulağınıza. Antalya’yı Antalya yapan da bu zaten; yüzlerce yıl boyunca farklı kültürlerin, dillerin, dinlerin, geleneklerin buluştuğu, birbiriyle harmanlandığı bir mozaik olması.

İlk durak Likyalılar. Onlar bu toprakların ilk sahiplerinden, denizle iç içe yaşayan, özgürlüklerine düşkün bir halk. Likya'nın kaya mezarları, onların bu topraklarda bıraktığı en güzel miraslardan biri. Likyalılar, denize o kadar bağlıydı ki, ölümden sonra bile kayıklara binip başka diyarlara yelken açacaklarına inanırlardı. Bugün Fethiye’de, Kaş’ta gördüğümüz o mezarlar, bu inancın sessiz tanıkları.

Sonra Romalılar geldi. İmparatorluklarının görkemini, Antalya’ya yaptıkları devasa yapılarla taçlandırdılar. Aspendos’un tiyatrosu, Perge’nin sütunlu caddeleri, Roma’nın bu şehre kattığı ihtişamın simgeleridir. Romalıların ardından Bizanslılar geldi. Antalya’nın tarihi, kiliselerin çan sesleri ve mozaiklerle süslendi. O dönemin izlerini, Alanya Kalesi'nin taşlarında ya da Side’nin antik kentinde görebilirsiniz.

Sonra bir gün, at sırtında Selçuklu askerleri belirdi bu kıyılarda. Anadolu’ya İslam kültürünü taşıyan bu halk, Antalya’yı da kucakladı. Yivli Minare, Selçukluların Antalya’ya bıraktığı en güzel hatıralardan. Bu minare, gökyüzüne doğru uzanırken, bir dönemin izlerini günümüze taşıyor. Ve Osmanlılar… Onların Antalya’ya kattığı şey sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda çok kültürlü bir armoniydi. Her köşede, Osmanlı’nın sanatını, mimarisini görmek mümkün. Eski Antalya sokaklarındaki cumbalı evler, ahşap kapılar, pencereler, hepsi bu zengin geçmişin parçası.

Bugün ise Antalya, bu medeniyetlerin hepsini bir arada yaşatıyor. Kaleiçi’nin dar sokaklarında gezerken, her köşe başında tarihin bir başka dönemiyle karşılaşmanız mümkün. Bir yandan modern yaşamın tüm nimetlerini sunarken, bir yandan da binlerce yıllık geçmişin anılarını yaşatıyor. Bu şehir, geçmişten bugüne bir köprü gibi uzanıyor; her taşında, her sokağında, her nefes alışta, bir başka hikaye saklı.

Antalya’nın sıcacık güneşi, masmavi denizi, yemyeşil doğası ve binlerce yıllık tarihiyle, her mevsim ayrı bir masal anlatır misafirlerine. Belki de bu yüzden, kim bir kez bu şehre ayak basarsa, bir daha unutamaz; çünkü Antalya, yalnızca bir şehir değil, tarih kokan bir yuvadır.