Son yıllarda Antalya'da tatil yapmak, birçok kişinin hayalini süsleyen bir lüks haline gelmeye başladı. "Bir tatil yapalım, deniz kenarında uzanalım, güneşin tadını çıkaralım" diye yola çıkan birçok insan, maalesef bütçelerini zorlayan fiyatlarla karşılaşıyor.
Eskiden ailece otellere gitmek daha hesaplıydı. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine, havuzdan çocuk kulübüne kadar her şey dâhil bir tatilin keyfi başka olurdu. Ama şimdi? Bir otel fiyatına bakıyorsun, “Acaba yanlış mı gördüm?” diyorsun. Her yıl artan döviz kurları, yükselen maliyetler derken fiyatlar uçmuş durumda. Bunu çarşıda turist azlığından da anlamak mümkün.
Üstelik bu sadece lüks otellerde değil. Küçük butik oteller ve pansiyonlar bile fiyatlarını artırdı. Elbette bu işletmelerin de maliyetleri arttı, yakıt fiyatlarından yiyecek-içecek maliyetlerine kadar her şey yükseldi. Ancak yerli turist için durum zorlaşıyor. Artık yaz tatili yapabilmek için aylarca birikim yapmak gerekiyor. O para bir ayda bitiyor.
Bir de plajlar... Eskiden bir havlu atıp, şezlonga oturup denizin keyfini çıkarırken şimdi şezlong ücreti, otopark derken cebinizdeki paranın büyük bir kısmı eriyor. Hele bir de dışarıda yemeğe kalktığınızda gelen hesaplar dudak uçuklatıyor.
Tabii ki Antalya hâlâ muhteşem doğası, temiz plajları ve tarihi zenginlikleriyle harika bir tatil yeri. Ama artık birçok insan, "Acaba başka bir yere mi gitsek?" diye düşünmeye başladı. Yurt içi tatilin maliyeti neredeyse yurt dışını geçince, Yunan adaları, Balkan ülkeleri gibi seçenekler daha cazip hale geliyor. Üstelik uçak bileti ve otel fiyatlarına bakınca, bazen bu yurt dışı tatilleri daha uygun bile olabiliyor.
Ama bir gerçek var ki, Antalya'nın o eşsiz güzellikleri, denizi, doğası başka yerde yok. Umarız gelecekte, hem yerli turistler hem de bölgedeki işletmeler için daha dengeli fiyatlar görürüz. Antalya, hepimizin rahatça keyfini çıkarabileceği bir tatil cenneti olarak kalmaya devam etmeli.