Sevgili okurlarım bugün sizlere depremde yıkılmış olan Kekova adasını tanıtacağım. Kekova, Antalya ilinin Demre ilçesi yakınlarında Kaleköy ve Üçağız açıklarındaki küçük, kayalık bir adadır.

Kaynaklara çoğu kez “Kakava” diye geçmiştir. 4.5 kilometrelik yüzölçümü olmakla birlikte bu adada kimse yaşamamaktadır. Üzerinde pansiyonlar ve kafeler bulunan ve teknelerle ulaşım sağlanan kısım adanın karşı kıyısında, anakaraya bağlı Kaleköy’ dür.

İtalyan işgalinden sonra adanın hangi ülkeye ait olacağı konusunda Türkiye ve İtalya arasında bir süre uzlaşılamamış, daha sonra ada 1932 yılındaki anlaşma ile Türkiye’ye bırakılmıştır.

Kuzey tarafında ikinci yüzyılda depremlerle yok olan antik Dolkisthe kentinden kalma batıklara yer yer rastlanır. Kekova, Bizans döneminde yeniden kurulup gelişmiş fakat gelişmesi Arap istilaları yüzünden devam edememiştir.

Kekova ve çevresi 18 Haziran 1990’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sit alanı ilan edilmiştir. Tüm yüzüş ve dalışların hükûmet tarafından özel izin alınarak yapılması kararlaştırılmışsa da sonraki yıllarda bu yasak, tarihî batık olanlar haricindeki yerler için kaldırılmıştır.

Kuzey tarafında, 2. yüzyılda bir deprem tarafından yıkılan antik bir kent olan “Dolchiste/Dolikisthe”nin kısmen batık kalıntıları vardır. Bizans İmparatorluğu döneminde yeniden inşa edilen ve hala gelişen şehir, Arap akınları nedeniyle sonunda terk edildi. Tersane (tersanenin körfezi, antik Xera kenti ve tersane Bizans kilisesinin kalıntıları ile birlikte) adanın kuzeybatısındadır.

Kekova bölgesi 260 km2 (100 sq mi)’dır ve Kekova adasını, Kaleköy ve Üçağız köylerini ve Simena, Aperlae, Dolchiste ve Teimioussa adlı dört antik kenti kapsar.

Kaleköy (yerel olarak sadece “Kale”) (antik Simena) Türkiye kıyısında bir Likya bölgesidir. Aperlae’nin kısmen batık kalıntıları ve bir kalesi olan küçük bir köydür. Köye ulaşım sadece deniz yoluyla mümkündür.

Üçağız (eski adı Teimioussa), Kaleköy’e 1 km uzaklıkta, aynı adı taşıyan küçük bir koyun kuzeyinde, doğusunda Teimiussa harabeleri olan bir köydür. Üçağız’ ismi, açık denize açılan üç çıkışa atıfta bulunarak “üç ağız” anlamına gelir.