Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Söz konusu verilere göre Gayrisafi Yurt İçi Hasıla üçüncü çeyrek ilk tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2019 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,9 arttı. Kamuoyunda ise açıklanan bu rakamlara biraz şüpheci yaklaşıldı. Aslında hangi sektörün büyümeye ne kadar katkı yaptığına bakmak gerekli.
Sektörlerin GSYH içindeki ağırlığı göz önüne alınınca yüzde 4,5’luk ilk çeyrek büyümesinde asıl etkinin sanayi, hizmetler ve kamu yönetiminden kaynaklandığı söylenebilir. Sanayi üretiminin ilk çeyrekteki büyümesinin yüksek olduğu sanayi üretim endeksi verilerinden biliniyordu. Öte yandan geçen yılın ilk çeyrek büyümesinin eksi 2,3 olmasının baz etkisi yarattığı da unutulmamalıdır.
Aşağıdaki tablo sektörlerin yüzdesel büyüklüklerini göstermektedir.
Kamunun nihai tüketim harcamaları, 2020 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %6,2 artmış gözüküyor. Yerleşik hane halklarının ve hane halkına hizmet eden kâr amacı olmayan kuruluşların toplam nihai tüketim harcamaları %5,1 artarken gayrisafi sabit sermaye oluşumu %1,4 azaldı. Aslında bura da Türkiye’nin yatırım harcamalarının azaldığını göstermektedir. Daha çok tüketim harcamalarına dayalı bir büyüme gerçekleşmiş görünüyor. Yani Türkiye hala yatırım yapmamaktadır.
Mal ve hizmet ithalatı, 2020 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %22,1 artmıştır. Fakat ihracatı ise %1,0 azalmıştır. Demek ki Türkiye, yatırım ve ihracat açısından küçülürken tüketim harcamalarını artırmak yoluyla büyümüştür. Bir başka ifadeyle ilk çeyrek büyümesi tümüyle tüketim bazlı olmuş yatırım yapılmamış, ihracat geriye düşmüştür.
O halde, büyüme, kişi başına millî gelire de taşınmış mıdır? Hayır! Çünkü GSYH toplamının büyüme temposu (%0,9) nüfus artış hızının (%1,4’ün) gerisinde kaldığı bilinmektedir. Sonuç, kişi başına millî gelirin 2019’da yüzde 0,5 (binde 5) civarında gerilemesidir.
Demek ki, ortalama Türkiye vatandaşı 2019’da yoksullaşmıştır.
Aslında Virüs salgınının ekonomik aktiviteyi durma noktasına getirmesiyle küresel ekonominin 2020 yılında daralması bekleniyor. Salgının pek çok ülkeye ilk çeyreğin sonuna doğru yayılmasına karşın ilk çeyreğe ait öncü büyüme verileri ekonomik aktivitenin ABD, Euro Alanı ve Çin’de sert biçimde daraldığına işaret ediyor. Ayrıca, istihdam piyasasındaki kötüleşmenin derinleştiği izleniyor. Normalleşmenin oldukça uzun bir zaman alacağı ve ekonomik aktivite üzerindeki baskının süreceği tahmin ediliyor. Türkiye’de öncü göstergeler iktisadi faaliyetteki aktivite kaybının Nisan ayında derinleştiğine işaret ediyor. Uygulanan sosyal izolasyonun ve seyahat kısıtlamalarının etkisiyle hizmetler sektöründe ekonomik aktivite kayda değer ölçüde azalırken, imalat sanayiinde de pek çok işyerinin kapalı olmasıyla üretimin önemli oranda daraldığı izleniyor. Finansal piyasalarda ise Mart ayında hâkim olan zayıflığın yerini dalgalı bir görünüme bıraktığı görülüyor. Türkiye’nin CDS primleri yüksek düzeyde kalmaya devam ediyor.
Türkiye’de aslında istihdam yaratmayan bir ekonomik büyüme süreci yaşanmaktadır. Bunun için üreten bir ekonomi politikası oluşturulmalıdır. Bu yatırım harcamalarının arttırılması yoluyla olacaktır.